Kategori: Çevre

  • Sedir Adası

    Sedir Adası

    Sedir Adası (eskiden Sideyri, Grekçe: Κλεοπάτρα Kleopatra), Kerme Körfezi’nde (Gökova Körfezi) bulunan görülmeye değer güzellikte, antik kalıntılarla dolu üçlü bir ada grubunun en büyüğüdür. Muğla’nın Marmaris ilçesi sınırları içinde yer alır. Antik Çağ’daki ismi Kedrai olup, adada bu dönemden kalma kentin kalıntıları bulunmaktadır.

    Tarihi

    Tarihi kentte ilk izlerin kaynakları Miletos’lu Hekataios MÖ 4.yüzyılda buradaki yerleşimden bahsetmektedir. Tarihsel gelişmesini MÖ 6. yüzyıl’dan başlayarak gözlemleyebildiğimiz Kedrai, Karya’nın önemli kentlerinden biriydi. Bazı kaynaklara göre Karya kral aileleri yazlarını bu adada geçirirlerdi. Daha sonraki yüzyıllarda bu ada Rodos Peria’sının (karşı yakasının) önemli kasabalarından biri olarak görülür. MÖ 454 – MÖ 428 yıllarında Karya birliğine katılan Kedrai daha sonra Attik Delos Birliği’ne girmiştir. Ada bu birliğe önceleri yılda 3 bin, daha sonra 2 bin drahmi aidat ödüyordu. M.Ö. 439′da bu aidat 2000′e düşmüştür. Xenophon M.Ö.405-406 da Atina-Sparta savaşında Spartalı kumandan Lysandros Kedrai’yi kuşatmış,Atinalıların yanında yer alan kenti ele geçirmiştir.

    Adanın yoğun bitki örtüsünü maki, zeytin ve çam ağaçları oluşturmaktadır. Resmi hazine kayıtlarında Şehroğlu Adası veya Şehroğlan Adası olarak geçer. Halikarnas Balıkçısı bu adaya Gülen adını koymuştur. Kleopatra Adası, Şiir Adası, Aşk Adası, Balayı Adası adını yakıştıranlar da vardır.

    Adanın kuzey kıyısındaki kumlar, özel biçimde oluşan kalker damlacıklarıdır ve Ege ve Akdeniz’de Sedir Adası dışında sadece Girit Adası’nda görülür. Jeolojik oluşumlar sonucu ortaya çıkan kumlar koruma altındadır. Bölgede bu özel kumların Kleopatra için özel olarak Mısır’dan getirildiğine dair kesin olmayan bir inanış da vardır.

    Düzgün kesme taştan çok sayıda kule ile sur duvarları, Apollon tapınağı ve onun yerine sonradan yapılan kilise, hâla ayakta duran iyi korunmuş tiyatro, agora ve Sedir Adası’nın antik liman kalıntıları turistlerin uğrak yerlerindendir.

    Ulaşım, Muğla-Marmaris yolu üzerindeki Akyaka beldesinden veya daha ilerideki sapaklardan varılan Marmaris’e bağlı Çamlı köyünden kalkan teknelerle sağlanmaktadır.

  • Marmaris

    Marmaris

    Marmaris

    Marmaris, batısında Datça Yarımadası ve Kerme Körfezi, kuzeyinde Ula, doğusunda Balan Dağı, Karadağ ve Günlük Tepeleri ile güneyinde Akdeniz ile çevrilidir. Körfezin önünde kıyıya ince bir dille bağlı olan Adaköy, onun önünde Sedir Adası, Keçi Adası ve Güvercin Adası bulunur. Kentin en eski kısmı denize doğru uzanmış bir tepe üzerine kurulu olan Kale Mahallesidir. Marmaris daha sonra eteklere doğru ve kıyı boyunda gelişmiştir. Hava ulaşımının yapıldığı Dalaman Havaalanı sadece bir saat uzaklıktadır. Rodos ise sadece 45 dakika uzaklıktadır.

    İklim

    Akdeniz ikliminin hakim olduğu ilçede yazlar sıcak ve kurak, kış ayları ise nispeten ılık ve bol yağışlı geçer. Dağların orografik konumu itibarıyla Marmaris, Türkiye’nin Rize’den sonra en bol yağış alan bölgelerindendir ve yıllık yağış miktarı 1200 mm’nin üzerindedir. Kış aylarında şiddetli yağışlar yüzünden ilçede zaman zaman su baskınları ve sel görülebilir. Kışın cephe sistemlerinin geçişleri esnasında oldukça sık oraj (şimşek-gökgürültüsü) görülür. Mayıs – Eylül arası dönem pek yağış görülmez ve oldukça kurak geçer. Denizin ılıman etkisinden ötürü kış aylarında çok nadiren don görülür. Kar yağışı ise yüksek dağ yamaçlarında görülmekle beraber, kıyı kesimlere çok nadiren düşer.

    Nüfus

    Yıl Toplam Şehir Kır
    1940 9.197 3.075 6.122
    1945 9.637 2.750 6.887
    1950 9.783 2.539 7.244
    1955 10.559 2.454 8.105
    1960 11.820 3.411 8.409
    1965 12.780 3.641 9.139
    1970 13.518 4.149 9.369
    1975 15.477 5.596 9.881
    1980 19.249 7.725 11.524
    1985 24.742 9.406 15.336
    1990 41.840 16.361 25.479
    2000 79.302 28.660 50.642
    2007 73.461 28.171 45.290
    2008 76.820 31.450 45.370
    2009 75.350 30.101 45.249
    2010 77.390 30.957 46.433
    2011 81.910 31.397 50.513
    2012 83.081 34.047 49.034
    2013 85.801 85.801 veri yok
    2014 88.621 88.621 veri yok
    2015 89.630 89.630 veri yok
    2016 90.187 90.187 veri yok
    2017 91.871 91.871 veri yok
    2018 94.247 94.247 veri yok
    2019 94.749 94.749 veri yok
    2020 95.851 95.851 veri yok

    Not: Büyükşehir yasası nedeniyle köyler mahalle statüsüne geçtiğinden 2013’ten itibaren kır nüfusu tabloda yer almamıştır.

    Tarihçe

    Marmaris’in tarihi MÖ 12000’lere kadar gider. 2007 yılında Bedir Adası’ndaki Nimara Mağarası’nda yapılan kazı çalışmaları sonucu bulunan materyaller bunu teyit etmektedir. 17 Eylül 2007’de Marmaris Müzesi’ndeki basın toplantısı}… Bölgeye Karia adı Kar’ın ülkesi anlamı da sonradan verilmiştir. Ege ve Akdeniz’in kıyılarının bereketi, bölgeyi devamlı çekici kılmıştır. Şehir Rodos ve Ege adalarına açılan en önemli köprüdür. Böylece Marmaris zaman içinde pek çok medeniyetin hüküm sürdüğü bir yer haline gelmiştir.

    Bölgede yapılacak gezilerde Karia, Rodos ve ada uygarlıkları, Mısır, Asur, İon, Pers, Makedon, Suriye, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin izlerini görmek mümkündür.

    Fiskos kentin ilk adıdır. Bugün Asartepe denilen mevkide kalıntıları görülebilir.

    • MÖ 3500 Karya kenti Fiskos’un ilk kent surları yapılıyor. Fiskos kalıntıları Beldibi’nin kuzeydoğu yamaçlarında Asartepe’de izlenebilir. MÖ 7. yüzyıl Loryma antik kenti (bugün Sömbeki körfezi, Bozukkale, Taşlıca bölgesinde) kuruluyor.
    • MÖ 546]] Bölgede Pers egemenliği başlıyor.
    • MÖ 334 Büyük İskender bölgeyi işgal ediyor.
    • MÖ 323 İskender ölüyor. Karya bölgesi Bergama krallığının egemenliğine girse de, Fiskos Mısır/Rodos İmparatorluğu´nun Güneybatı Anadolu’daki en önemli liman kenti oluyor.
    • MÖ 226 Şiddetli bir deprem oluyor.
    • MÖ 133 Bölgede Roma egemenliği başlıyor.
    • 395 Bizans döneminin başlangıcı.
    • 670 Arap akınları. Çoğu kent bu akınlar sonucunda yakılıp yıkıldı.
    • 1010-1286 Türkmen boyları ve Anadolu Selçuklu Devleti Dönemi. Bu dönemde Tepe Mahallesinde ilk yerleşim birimleri Mermeris ismi verilerek kurulmuştur.
    • 1286 Menteşe Beyliği dönemi. 1300’lü yıllarda Marmaris hem ticari hem de askeri açıdan, antik çağlarda Fiskos´un olduğu gibi, önemli bir liman oluyor.
    • 1300 Yılında Rodos adasının, Menteşe Beyliği tarafından fethinde önemli bir rolü donanma üssü olarak oynuyor. Doğu Akdenizde mermer ve kereste ticaretinin önemli bir yükleme limanı oluyor.
    • 1391 Temmuz ayında Ahmed Gazi´nin ölümden sonra bölgede Osmanlı Egemenliği başlıyor.
    • 1402 Ankara savaşı sonrası Timurlenk´in emriyle Menteşe Beyliği egemenliği tekrar başlıyor.
    • 1451 Bölgede yeniden Osmanlı egemenliği başlıyor.
    • 1480 Fatih Sultan Mehmet 100.000 askeriyle, Mermeris´e Rodos´un fethi için geliyor. 150 gemilik kuvvetli Osmanlı Donanması’nın 89 gün süren fetih uğraşı boşa çıkıyor.
    • 1517 Mermeris´te nüfus 24 kişi. ???
    • 1520-1522 Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman, Rodos seferine çıkıyor ve 150.000 kişilik ordusuyla Mermeris’e geliyor ve Rodos´u fethediyor. Bir kale, bir kervansaray ve bir de şimdiki Kısayalı’yı tümüyle kapsayan bir köprü yapımını emrediyor.
    • 1525 Mermeris Muğla Sancağı’na bağlı “kaza” oluyor.
    • 1545 Rodos seferi dönüşünde Sultan Süleyman tarafından buyurulan Marmaris kalesinin, Hafza Sultan Kervansarayının yapımı tamamlanıyor.
    • 1565 Mermeris´ten, Dünya´da yalnız burada çıkarılan ve Avrupa´da büyük sükse yapan Sığla Yağı´nın (Storax orientale) yıllık 100.000 kiloya kadar varan ihracatına başlanıyor.
    • 1789 İbrahim Ağa Camii yapılmıştır.
    • 1801 Tarihte ilk kez, bir donanma tarafından “Çıkartma Tatbikatı” 200 İngiliz savaş gemisi tarafından yaklaşık üç ay süreyle Mermeris´te yapılıyor.
    • 1800-1850 Yıllarında Mısır ve Suriye savaşlarında alınan esirler Mermeris´e getiriliyor.
    • 1890 Mermeris´ten maden ihracatı başlıyor. İthal eden ülkeler Almanya, Fransa ve İtalya oluyor. Yıllık hacmi 50.000 tonu aşıyor.
    • 1913 – I. Dünya Savaşı ‘nda bir Alman zırhlısı Marmaris limanına sığınıyor.
    • 1914 – Fransız donanması Marmaris Kalesi’ni topa tutuyor ve büyük tahribat meydana geliyor.
    • 1919 – Sevr Antlaşmasına dayanarak İtalya ve Yunanistan aralarında anlaşıyor ve İtalyanlar bölgeyi işgal ediyorlar.
    • 1922 – 22 Temmuz‘da İtalyan askerleri Marmaris’ten ayrılıyor ve Marmaris kurtuluyor.
    • 1957 – Marmaris 7,1 ve 7,3 şiddetindeki depremde neredeyse tamamen yerle bir oluyor. Sadece Marmaris Kalesi ile çevresindeki tarihi binalar ayakta kalıyor.

    Marmaris’te antik kentler

    Marmaris ilçe sınırları içinde yer alan antik kentler ise şöyle sıralanabilir: Physkos (Beldibi, Asartepe), Amos (Hisarönü, Turunç), Bybassos (Hisarönü), Kastabos (Hisarönü), Syrna (Bayırköy), Larymna (Bozburun), Thyssanos (Söğütköy), Phoenix (Taşlıca), Loryma (Bozukkale) Kasara (Serçe Limanı), Kedrai (Sedir Adası), Euthena ve Amnistos (Karacasöğüt). Physkos dahil tüm kentler, küçük Karya kentleri. Ama diğerlerinin neredeyse tamamından bugüne ulaşan kalıntılar kale ve sur parçalarından öteye geçmiyor.

    Physkos, Physcus, Fyskos, Fiskos, Fiskus

    Fiskos yörede ilk Karya liman kenti ve diğer yerleşim birimlerinin merkezidir.

    Fiskos Karya dilinde “Doğakenti” demektir. Bu isme neden de doğanın bütün unsurlarını ve güzelliklerini bünyesinde bulundurmasıdır.

    MÖ 3400 yıllarına kadar uzandığına dair izler biliniyor. Antik Karya bölgesinin bu önemli liman kentinin, kalıntıları Marmaris şehir merkezinin kuzeyindeki Asartepe’de görülüyor. Ancak akropol üzerinde sur duvarları günümüze ulaşabildi. Tüm Karya yerleşimleri gibi sarp dağ tepelerinde ve yamaçlarında kurulmuştur. Yerleştiği alan Beldibi ile Camiavlu arasındaki tepeler ile vadi ve yamaçlardır.

    Tarihçilerin babası Bodrum´lu Herodot ve ünlü coğrafyacı Amasya´lı Strabo, Fiskos´tan antik dönemde, Efes ve Mylasa´nın Doğu Akdenize açılan limanı olarak bahsederler.

    Tarih boyunca Güneybatı Anadolu da varolan egemenliklerin, Akdeniz’e özellikle Doğu Akdeniz’e açılan tek ve önemli limanı olmuştur. Mylasa, Alabanda, Truva, Bergama, Efes ve Miletus gibi önemli antik başkentlerini Fiskos´a bağlayan karayolu ağının eskiden beri var olması, limanın denizler aşırı ilişkilerde, özellikle “ülkelerin anası” Mısır´la, önemini yineleyerek vurgular. Önceleri her türlü ticaretle (Köle, mermer, kereste ve şarap) başlayan Mısır ilişkileri sonraları askeri ve uygarlık olarak genişler. Ünlü Kadeş savaşına Hititlerin saftında katılan Karyalı paralı askerlerin nakli gemilerle Fiskos limanından olmuştur. Daha sonraki savaşlara Mısır´lıların saftında katılmışlardır. Bu paralı askerlerin bir kısmı Nil Deltasına kendi şehirlerini (4 adet) kurarak yerleşmişlerdir. Nitekim ilk karyaca yazıtlar burada bulunmuştur. Mısır´dan Güneybatı Anadolu´ya ve Adalara ilk defa normal insan boyunda heykel yapabilme sanatı Fiskos´tan girmiştir.

    Fiskos´un kendi adına parası olması da önemli bir merkez olduğunun başka bir kanıtıdır. Fiskosun çok değerli madeni bir parası, İngiltere´de koleksiyoncu Mr. Borell´in elinde bulunduğu 1828 yılında tespit edilmiştir.. Bu para oldukça geniş, kalın ve olağanüstü uzunluktadır ki yüzeyinde dallanmış boynuzları canlandıran bir kabartma ile 18 karya harfleriyle tek satırda “Phi Upsilon sigma $ Y 2” yazısı vardır.

    Büyük İskender´in ölümü sonrasında oluşan Mısır-Rodos İmparatorluğuna bağlanan Fiskos, bu dönemde önemini bir ticari liman olarak daha da arttırmıştır. Ve bu konumunu daha sonraki Roma ve Bizans dönemlerine de taşıyabilmiştir.

    İngiliz Kralı VIII. Henry, bir belgede 1513 yılında Fiskos´tan bahsetmesi de enteresan.

    Ayrıca Boston Museum müzesinde Marmaris´te ( Eski Physkos) bulunduğu belirtilerek sergilenen, sonra Roma İmparatoru olan, genç Tiberius´un (Bust of Tiberius) mermerden bir büstü vardır. Aşağıda büstün müzedeki İngilizce tanıtımı ve müzeye kadar olan yol haritası.

    “Provenance/Ownership HisBoston 1971.393, history: Said to have been found at Marmaris (ancient Physkos) on the southern coast of Caria; by date unknown: with K. J. Hewett, Esq., London (purchased from an English estate); by 1971: purchased by Robert E. Hecht, Jr. from K. J. Hewett; purchased by MFA from Robert E. Hecht, Jr., November 10, 1971”

    Milattan önce 4. yüzyıldan kalma sayısız heykelcikler, heykelblokları ve tabletler özellikle Eyiliktaşı civarında bulunmuştur.

    Arkeolog George Bean´e göre ezelinden beri çeşitli uygarlıklar boyunca hep önemli bir liman kenti olan Fiskos´tan günümüze kalan şehir kalıntıların azlığının izahı, bunların toprak altında gömülü oldukları değildir. Aksine kentin parça parça gemilere yüklenip başka kent projelerinde kullanılmak üzere nakledildiği olasılığıdır. Çünkü kentin kurulduğu tepe ve yamaçlar günümüzde hâlâ ortadadır ve toprak altında olan Fiskos´un ünlü limanı ve denizidir.

    Loryma (Bozukkale)

    Bozburun Yarımadasının güneybatı ucundaki Bozuk Koyu’nda kurulmuştu. Koya hakim oldukça geniş alana dağılmış kalıntılardan günümüze ulaşan en etkileyici yapı Burunbaşı üzerinde bulunan iyi korunmuş kaledir. Dokuz dikdörtgen kulesi vardı. Bugün kuzeydeki çıkma kule görülebilmektedir. Bozukkale limanı Mavi Yolculuk tekneleri ve yatların önemli bir durak noktası.

    Kedrai

    Gökova Körfezi’ndeki Sedir Adası antik Kedrai kenti ve ünlü Kleopatra Plajı ile tanınıyor. Kedrai bir Karia kentiydi, sonra Rodos’a bağlandı. Kedrai “sedirler” (sedir ağacı) anlamına geliyor. Rodos Karşıyakası’nın en önemli yerleşimlerinden biri olan Kedrai, surlarla kuşatılmıştı. Kule ve duvarları kıyıda izlenebilen kentin orta kesiminde Dor düzenindeki Apollon tapınağından bugüne ancak temelleri ulaşabilmiş. Agora, çeşitli yapı kalıntıları ve kent nekropolünün yanı sıra adanın doğu kesiminde ise yüzü kuzeye bakan ve oldukça iyi durumda tiyatrosu var.

    Hydas (Selimiye)

    Bozburun Yarımadası’nın kuzeyindeki Selimiye koyunda (Kamışlı Koy) kurulmuştur. Kentte sur kalıntıları, kare planlı bir mezar anıtı yer alıyor. Hydas’a 3 km uzaklıkta, sahilde bir gözetleme burcu ve bu burç üzerinde birkaç mezar var.

    Erine (Hisarönü)

    Marmaris-Datça yolunun 20. km’sinde güneye Bozburun yönüne dönüldüğünde Hisarönü mahallesine 2 km. Antik ören yerine buradan 3 km yol ile gidilir.

    Erine’de, Roma dönemine ait kalıntılar bulunmaktadır.

    Castabus (Pazarlık)

    Bu antik ören yerine ve Hisarlık Köyü yakınlarındaki kutsal yere Hisarönü ovasından bir saatlik tırmanışla ulaşılabilir. Tapınak bir platformun üzerinde yer alır. MÖ 4. yüzyıldan kalma Ion düzenindeki yapı ayrıca Dor öğeleri de taşımaktadır. Platform üzerinde tapınak temeli görülebilir. Platformu destekleyen göz alıcı duvarlar günümüze kadar varlığını sürdürebilmişlerdir. Güneydeki alanda yer alan yıkık tiyatro, tapınakla birlikte bölgede tanımlanabilen tek yapıdır.

    Thyssanos (Söğüt)

    Söğüt mahallesinin 1 km güneybatısında, okulun biraz arkasındaki tepecik üzerinde Thyssanos yerleşimi kalıntıları vardır. Kazı yapılmamış antik yerleşimde kalıntılar birkaç duvar parçasından, temel izlerinden ve duvar kalıntılarından ibaret.

    Phoenix, Fenix, Feniks, Fenike “Fineket = Taşlıca”

    Bir Karya kenti olan Phoenix’in kalıntıları Taşlıca’nın 4 km dışında, Köy ile antik yerleşim arasında, muhtemelen antik döneme ait patika yolda önce mezarlarla karşılaşılır.Taşlıca ile Asar tepenin aşağı yukarı ortalarında, çukurda kentin agorası, tepeye çıkarken oldukça iyi durumdaki bir yapı kalıntısı ve ardından kentin ana nekropolisi (mezarlar) görülür. Kentin akropolisi Asartepe’dedir.

    Phoinix ve Çevresi (Akropolis, Aşağı Yerleşim ve Kırsalı) Yazıtlar ışığında M.Ö.5-M.S.2.yy

    Bozburun Yarımadası’ndaki demosların en belirgin ve en az bozulmuş örneklerinden biri olan antik Phoinix (modern Taşlıca Köyü sınırları içerisinde yer alan Sindili Ovası’ndaki eski Fenaket Köyü ve çevresi), ilk çağlarda köy ölçeğinde bir yerleşim idi. Esasen Karya kodlarına sahip olan ancak Hellenistik Dönem’de Rodos’un üç ana şehrinden biri olan Kamiros’a bağlı olan Phoinix antik köyü ve çevre yerleşimi, kent tasarımı bağlamında da Kamiros’u andırır. Akropol, yakın çevresindeki sıkışık düzen yerleşim ve kırsaldaki çiftlik üniteleriyle birlikte toplam 251 konut ve 9 adet çiftlik yapısı belgelenerek (3 büyük ölçekli çiftlik evi) Phoinix’in yerleşim planı çıkarılmıştır. Fenaket Köyü’nde (Sindili Ovası) Asar Tepe üzerinde yer alan Akropolis (2,6 ha), tüm ölçüleriyle birlikte modellenmiştir. Ayrıca, Taşlıca Köyü’nün hemen doğusundaki Kaledağ (451 m) üzerindeki phrourion (garnizon) nitelikli ve yamuk planlı Karya Kalesi, yerinde tespit edilerek literatüre kazandırılmıştır. Kalenin, yörede belgelenen diğer Karya kaleleri gibi Arkaik dönemden itibaren kullanıldığı düşünülmektedir. Phoinix’in, kent çevresi ile birlikte yerleşim deseninde geçirdiği değişiklikler, Klasik/ Geç Klasik Dönem’den başlayıp erken Hellenistik ve Roma Dönemi’ne kadar devam etmiştir. Yerleşim, kendini zamanla ağaç dalı desenine dönüştürmüştür.

    Kaledağ’ın görüş açısı içerisinde bulunan ve Taşlıca Köyü’nün hemen güneyindeki tepenin yamacında konuşlu (Gökçalça Tepe ve Somakkaya arasında), mimari ve topoğrafik açıdan Arkaik dönem konteksine uygun erken dönem yerleşimi (olasılıkla M.Ö.7. yy) ilk kez tanımlanmıştır.

    Antik Bozburun Yarımadası’nın teraslama faaliyetlerindeki uzmanlığının en yoğun izlendiği yerlerden biri Phoinix’tir. Bölgenin karstik özelliği nedeniyle yeraltı sularına bağlı yaşam ve tarım faaliyetleri günümüzde de devam etmektedir. Taşlıca’ya özgü eşekler yardımıyla Kırkkuyular mevkiindeki kuyulardan taşınan suyla ova ve teras tarımı yapılmaktadır. Yöre halkı, incir ve badem üretiminin yanında hayvancılıkla uğraşmaktadır. Bölgede bulunan mühürlü ticari amphora kulpları ışığında antik dönemde, zeytin ve üzüme bağlı tarım faaliyetlerinin yapıldığını göstermektedir.

    Yarımada’nın kuzeyindeki Bybassos kenti sınırlarında bulunan (Kastabos) Hemithea kültünün, güneydeki Phoinix’te yer alan Apollon Tapınağı’nın/ kutsal alandaki yapının (M.Ö.2.yy) girişinde izlenen İlithiya adı ile işlevsel açıdan bağlantılı olduğu öne sürülmüştür. Tapınak geç dönemde şapele çevrilmiştir.

    Bybassos

    Bugünkü Orhaniye mahallesi kalıntıların bulunduğu tepenin yamacına kurulmuştur. Kentin sur kalıntıları orman içinde dağınık bir arazide görülebiliyor. Euthenna (Altınsivrisi/Karacasöğüt) Rodos kentciği. Bugüne ulaşan kalıntılar Karacasöğüt mahallesinin yaklaşık 2 km güneydoğusunda Altınsivrisi tepesinde kent nekropolisi, biraz yukarılarda çeşitli sur kalıntıları, kaya mezarları ve sarnıçlarla karşılaşılacaktır.

    Amnistos (Karacasöğüt)

    Karacasöğüt yakınlarında bir başka antik kent daha var. Amnistos antik kenti kalıntıları mahallenin yakınındaki bir burun üzerinde. Kentten bugüne sur kalıntıları, deniz kıyısında eski liman duvarı ulaşmış.

    Marmaris’in isim kökeni

    Şehir şimdi bulunduğu tepede ilk yerleşenleri olan Türkmen’ler tarafından, Bizans döneminde, Mermer-şehri ismiyle kurulmuştur. Menteşeoğulları egemenliği döneminde altın çağını, uluslararası mermer ticareti sayesinde yaşayan bu liman kenti Mermeris adını almıştır. Doğal felaketlerden, yağma ve talandan nasibi alarak yok olan, Fiskos´un eski çağlardaki rolünü Rodos´un fethine yani 1522 yılına kadar üstlenmiştir.

    “Mermeris ismi, Yunancaya Marmaras, İtalyancaya (Latinceye) Marmarice/Marmaris, İngilizceye Marmorice olarak, ilgi güncelliklerine göre çevrilmiştir. Marmaris ismi, I. Dünya Savaşından sonraki İtalyan işgalinde yoğun olarak kullanılmış ve sonrasında Cumhuriyet dönemiyle birlikte resmîyet kazanmıştır.

    Bodrum´lu Herodot ve ünlü coğrafyacı Amasya’lı Strabo, Fiskos’tan antik dönemde, Efes ve Mylasa’nın Doğu Akdeniz’e açılan limanı olarak bahsederler. Her ikisinin yaşadıkları dönemlerde Marmaris’in yerleştiği tepe, ya denizin altında ya da bir adacık olsa gerek. Herodot’un Marmarisos ismi ile Marmaris´i kastetmesi olanaksız.

    Bir rivayete göre de Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı hâlen de Marmaris’de bulunan kaleyi Kanuni Sultan Süleyman’ın beğenmediği ve kalenin mimarını astırdığı için Marmaris isminin “Mimarı as”‘dan geldiği söylense de bu inandırıcılıktan uzaktır.

    Hafza Sultan Kervansarayı

    Aslında yapımı 1545 yılında tamamlanan kervansaray, bugünkü halinden çok daha büyük ve daha kapsamlı işlevi düşünülerek yapılmıştır. Daha yakın zamana kadar varolan hamamın dışında, “Han” işlevi gören ve varolan ikinci katı da değişik zamanlarda yıkılarak yok olmuştur. Şimdi adeti 7 olan küçük oda sayısı aslında konum olarak 8 dir. 8.si orantısız tarafta saklıdır. Bir de boğaza ve denize bakan odaların 2 tanesi hâlâ vardır, hem de çok iyi durumda ama saklıdır. Diğerleri çeşitli nedenlerden dolayı yok olmuştur.

    Kısayalı Köprüsü

    Pilavtepesi arkasından gelen, Karaağaca kadar giden eskiyolu Mermeris yarımadasına birleştirmek için beyaz kesme taştan yapılmış, şimdiki Kısayalı’yı tamamiyle kaplayan büyüklükte görkemli bir köprüymüş. Öyle ki bir ucu Ilıca sırtlarında diğer ucu Eski cami civarında. Böyle bir köprünün varlığı 1801 yılında bir İngiliz ressam Neele tarafından yapılan resimle belgelenmiştir.

    İbrahim Ağa Camii

    1789 yılında yapımı bitirilen bu eser, 1800-1849 yılları arasında kenti ziyaret eden İngilizlerin de dikkatini çekmiş ki seyir defterlerine kalenin bakımsızlığına rağmen caminin mimarisini beğendiklerini not almışlar. Gerçekten çok görkemli bir mimari eser olduğu ve o caminin şimdiki eski camiyle aynı caminin olmadığının belirginliği bir İngiliz ressam Neele 1801 tarihli eserinde belgeleniyor.

    Ünlü Marmarisliler

    • Salih Uçan – futbolcu
    • Hakan Kutlay Kutlu – tiyatrocu

    Yatçılık

    Doğal bir liman olan Marmaris Körfezi 1100 kapasiteli üç marina ve 1200 yat kapasiteli 9 yat çekek yerine sahiptir. Mavi Yolculuk güzergâhı üzerinde bulunan yörede yat turizmini geliştirmek amacıyla 5 yılda bir Uluslararası Yat Festivali ve Uluslararası Marmaris Yat Yarışları düzenlenir.

    Marmaris’te yatçılık ve yelken turizmi adına hemen her konuda hizmet ve imkâna sahiptir. Birçok yat limanı ve yat kiralama şirketine ev sahipliği yapan Marmaris’te ki bazı yat limanları ve yat kiralama şirketleri aşağıdaki gibidir.

    Marmaris International Yacht Club (MIYC) 1992 yılında kurulmuş. Her yıl düzenlenen Marmaris Yarış Haftası (Marmaris Race Week)’in de düzenleyicisi olan Marmaris International Yacht Club (MIYC)’ın hâlen 100 den fazla üyesi bulunmakta olup Netsel Marina’da yer almakta.

    Orhaniye koyu’nun batı girişinde yer alan Martı Marina, kıyıda 100 ve demirli olarak da 300 yat kapasiteli bir marina. Marinada restoran, bar, market, yüzme havuzu, yat bakım merkezi bulunmakta.

    Şehir merkezine karayolu ile 8 Km uzaklıkta , deniz yolu ile 2 deniz mili mesafededir. Yemyeşil orman içerisinde ideal konumuyla, tatil köyü havasında bir konaklama sunuyor. Dünyanın her yerinden gelen yatlar için doğal bir uğrak yeri ve kış günlerinin geçirilebileceği en uygun marinadır. Marinaya her boyda yat bağlanabilmektedir. 750 tekne denizde ve 1000 tekne karada servis kapasitesine sahiptir.

  • Gökova Körfezi

    Gökova Körfezi

    Gökova Körfezi

    Gökova Körfezi veya Kerme Körfezi (Yunanca: Κεραμεικός κόλπος, Latince: Ceramicus Sinus), Türkiye’nin güneybatısında, Bodrum Yarımadası ve Datça Yarımadası arasında uzanan Ege Denizi körfezi. Yaklaşık 100 km uzunluğunda dar bir körfezdir. Körfezin çıkışında İstanköy Adası yer alır. Kıyı uzunluğu 400 km kadardır.

    Gökova körfezinde belli şartlar yat turizmin gelişmesini sağlamıştır. Amatör balıkçılık, güneşlenme, sualtı dalışları, su kayağı, rüzgâr sörfü, dinlenme imkanları turizmi açısından önemlidir. Jeomorfolojik yapıdan dolayı karayolundan uzak, yapılaşmanın az olması da olumlu katkı yapmıştır.

    Körfez kıyılarıda saat yönünde; Bodrum, Milas, Muğla, Ula, Marmaris, Datça yerleşmelerinin sınırları bulunur.

    Körfezin doğu ucunda alüvyal birikinti düzlüğü (Gökova) uzanır. Kuzey ve güneyinde alçak tepeler uzanır. Körfez tektonizma ile çökmüş Ege grabenlerinin en güneydeki örneğidir. Epirojenezle yükselen sular tarafından çöküntü alanı doldurulmuş, körfez oluşmuştur. Kuzeyindeki Ören yerleşmesi dağların arasından akan Koca Çay’ın oluşturduğu delta üzerinde kurulmuştur.

    Körfezin güneydoğusunda, yükselen sular tarafından doldurulan tipik Ria kıyıları görülür. Akarsuyun denize döküldüğü alanda, yarımadalar ile birbirinden ayrılmış, yarım daire şekilli koylar oluşur. Bu koylar yat turizmi açsından önemlidir. Körfezin güney kıyıları daha girintilidir.

    Kumlarının başka yerden taşındığı iddia edilen Kleopatra Plajı körfez içindeki Sedir Adası’ndadır.

    Körfez çevresinde Akdeniz iklimi etkindir. Doğal bitki örtüsü kızılçamlar, tahribatın olduğu yerlerde makilikler yaygındır. Her daim yeşil olan bitki türleri turizm açısından görsellik sağlamaktadır.

    Körfezin kuzeyinde, Gökova Termik Santrali adıyla bilinen ve tartışmalara neden olan Kemerköy Termik Santrali yer alır. Bu santralin 11 km kuzeyinde Yeniköy Termik Santrali vardır.

  • Datça

    Datça

    Datça

    Ege ile Akdeniz’in maviliklerinin kavuştuğu, Türkiye’nin en huzurlu köşelerinden biri olan Datça, kristal suları, el değmemiş doğası ve nefes kesen manzaraları ile ziyaretçilerini adeta büyüler. Bu muhteşem yarımada, gerek yerli gerekse yabancı turistler tarafından keşfedilmeyi bekleyen bir cennettir. Tarihi kalıntıları, zeytin ağaçları ile bezeli yolları ve mis gibi çiçek kokuları ile Datça sadece bir tatil değil, aynı zamanda huzurlu bir kaçış yeri vaat ediyor. Sizlere bu göz alıcı yarımadanın tüm güzelliklerini detaylarıyla aktaracağımız bu blog makalemizde, Datça‘nın saklı kalmış koylarından tutun da lezzetli yemeklerine, kültürel etkinliklerinden doğal güzelliklerine kadar birçok özelliğini keşfedecek ve bu eşsiz beldede neler yapabileceğinize dair püf noktaları öğreneceksiniz.

    Ana Noktalar

    1. Datça‘nın coğrafi konumu ve doğal güzellikleri
    2. Tarihi ve kültürel zenginlikleri
    3. Öne çıkan leziz Datça mutfağı
    4. Keşfedilmeyi bekleyen koylar ve plajlar
    5. Datçada yapılacak aktiviteler ve etkinlikler
    6. Konaklama ve ulaşım olanakları

    Datça: Ege’nin Cennet Köşesi

    Yarımadanın sakin ve huzur verici dokusu, berrak denizi ve doğal güzellikleriyle Datça, Ege Denizi’nin en gözde tatil noktalarından biridir. Uçsuz bucaksız zeytinliklerin, badem ağaçlarının arasında saklı kalmış tarihi dokusu ve mavi ile yeşilin kusursuz uyumunu sunan pek çok koyuyla ziyaretçilerine unutulmaz anılar yaşatır. Datça’nın tatil deneyiminizi zenginleştirecek özelliklerini sizler için sıraladık:

    1. Tarihi Miras: Datça, antik dönemlerden kalma önemli tarihi yapıtlara ev sahipliği yapmaktadır. Knidos Antik Kenti en bilinenidir ve burada antik tiyatro, tapınaklar ve diğer kalıntıları keşfe çıkabilirsiniz.
    2. Doğal Güzellikler: Datça’nın doğal güzellikleri, yemyeşil bitki örtüsü ve çiçeklerle süslü peyzajlarıyla büyüleyicidir. Zengin flora ve fuanası, doğa yürüyüşleri ve fotoğrafçılık için idealdir.
    3. Eşsiz Koylar: Datça yarımadası boyunca sayısız koy bulunur. Palamutbükü, Hayıtbükü ve Ovabükü gibi koylar, kristal berraklığında suyu ve altın sarısı kumsallarıyla ünlüdür.

    Datça’nın her bir köşesinde hissedeceğiniz dinginlik ve doğanın sunduğu eşsiz güzellikler, Ege’nin bu cennet köşesini özel kılar. Datça’ya özgü lezzetleri tatmadan, el yapımı sanat eserlerini ve yöresel ürünleri keşfetmeden dönmemelisiniz.

    Knidos Antik Kenti

    Datça’ya yapacağınız ziyarette mutlaka görmelisiniz Knidos, tarihi bir liman kenti olarak bilinir ve antik çağlardan kalma birçok eseri barındırır. Ziyaretçiler burada Akdeniz ile Ege’nin birleştiği noktada bulunan, denize nazır antik tiyatroda tarihin izlerini takip edebilirler.

    Doğal Güzelliklerin Keşfi

    Doğaseverler için Datça, kesintisiz bir keşif alanı sunar. Badem çiçekleri ile bezeli yolları boyunca yapılan yürüyüşler ve endemik bitki türlerini gözlemlemek, bu cennet köşede aktivitelerin sadece bir kısmıdır. Ayrıca bu benzersiz doğa manzarasında arıcılık da oldukça yaygındır ve Datça balı, lezzetiyle meşhurdur.

    Deniz, Güneş ve Kumsal

    Koylarının her biri, tatil için mükemmel birer kaçış noktası sunmaktadır. Hayıtbükü ve Ovabükü gibi koylarda yüzme, güneşlenme veya sadece huzurlu bir gün geçirme imkanı bulursunuz. Ege’nin masmavi sularına karşı gün batımını izlemek, Datça’da yaşayabileceğiniz mistik deneyimler arasındadır.

    Datça’nın sunduğu bu zengin ve çeşitli deneyimleri keşfetmek, her tatilcinin hayallerini süsleyecek bir macera vaat ediyor. Ege’nin cennet köşesi Datça’da unutulmaz bir tatil için planlarınızı yaparken, bu rehberin faydalı olacağını umuyoruz.

    Datça Tatil Rehberi: Gezilecek Yerler ve Aktiviteler

    Datça, Ege Denizi’nin kristal berraklığındaki suları, yeşil ve maviyi birleştiren doğası ve kendine has kültürel dokusu ile ünlü bir tatil destinasyonudur. Bir yandan yaz sıcağında serin bir kaçış noktası, diğer yandan tarihi ve doğal güzellikleriyle keşfe değer bir yer olan Datça, ziyaretçilere eşsiz bir tatil deneyimi sunar. İşte Datça’da tatiliniz süresince gezilecek yerler ve katılmanız gereken aktiviteler:

    Datça’nın Keşfedilesi Yerleri

    Datça, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin izlerini günümüzde de taşımaktadır. Knidos Antik Kenti, bu tarihi zenginliğin en önemli kanıtlarından biridir. Antik tiyatro, tapınaklar ve diğer kalıntılar ziyaretçilere antik dönemin atmosferini yaşatır. Datça’nın eski ve yeni mahalleleri ise sıcak bir kasaba deneyimi sunarken, Eski Datça’nın dar ve çiçekli sokakları fotoğraf meraklıları için harika fonlar sunar.

    Datça’da Yapılacak Aktiviteler

    Datça’nın olağanüstü doğası, sayısız aktiviteye olanak tanır. Akvaryum Koyu, su altı dünyasının renklerini gözler önüne sererken, Palamutbükü ve Hayıtbükü gibi popüler plajları güneşlenmek ve yüzmek için idealdir. Yelken ve kano gibi su sporları ise Ege’nin temiz sularında unutulmaz anlar yaşatır. Ayrıca, Datça yürüyüş yolları doğa tutkunlarının ilgisini çekecek birçok fırsat sunar.

    Datça Mutfağı ve Yöresel Lezzetler

    Datça’nın eşsiz lezzetlerini denemeden tatilinizi tamamlamış sayılmazsınız. Badem ve zeytinyağı ile yapılan yöresel yemekler, taze deniz ürünleri ve elbette ünlü Datça balı, lezzet paletinizi genişletecek. Yöresel pazarları ziyaret etmek ve bu lezzetleri yerel halkın tarifleriyle tatmak ise ayrı bir keyif.

    Gezilecek Yerler Aktiviteler Yöresel Lezzetler
    Knidos Antik Kenti Yelken Datça Bademi
    Eski Datça Kano Datça Zeytinyağı
    Akvaryum Koyu Yürüyüş Datça Balı

    Her yaştan ve ilgi alanından insan için aktivitelerle dolu olan Datça, barındırdığı bu zenginliklerle tatilinizi unutulmaz kılacak. Tatilinizi planlarken bu rehberdeki önerilere yer verin ve Ege’nin bu gizli cennetinde benzersiz bir deneyim yaşayın!

    Datça’nın Lezzet Durakları: En İyi Restoranlar ve Yemekler

    Ege ile Akdeniz’in buluştuğu, doğal güzellikleriyle büyüleyen Datça Yarımadası, sadece plajları ve tarihiyle değil, aynı zamanda leziz yemekleriyle de adından sıkça söz ettirir. Yarımadanın her bir köşesi, deniz ürünlerinden yöresel otlara kadar farklı tatları ziyaretçilerine sunar. Bu yazımızda Datça’nın en iyi restoranları ve kaçırılmaması gereken yemeklerini keşfedeceğiz. Datça, lezzet duraklarınız arasına mutlaka eklemelisiniz; çünkü bu toprakların tadı damağınızda kalacak.

    Deniz Ürünlerinin Adresi: Marina Restoranlar

    Denizin tadını çıkarmak isteyenlerin uğrak noktası, Datça’nın marinalarındaki restoranlardır. Taze ve lezzetli balıklar, ahtapot, kalamar gibi birbirinden farklı deniz ürününü bu restoranlarda bulabilirsiniz. Özellikle, güneşin batışını izlerken yapılan bir akşam yemeği, lezzetin yanı sıra huzuru da beraberinde getirecektir.

    Yöresel Tatlar: Datça Mutfağı

    Datça mutfağının en önemli karakteristiği, zeytinyağlı yemekler ve taptaze otlardır. Bademli köy ekmeği, kabak çiçeği dolması ve biberli ekmek gibi lezzetlerini tadabilirsiniz. Ayrıca, badem ve bal gibi doğal ürünlerin en tazesini burada bulmanız mümkün. Restoranların pek çoğu, kendi ürettikleri zeytinyağlarını kullanarak hazırladıkları yemekleri sunar ki, bu da Datça’nın otantik tatlarını keşfetme deneyimini daha da özel bir hale getirir.

    Leziz Tatlılar ve Eşsiz Kahveler

    Tatlıseverler için, özellikle bademli ve cevizli Datça helvası kaçırılmaması gereken bir tat. Geleneksel Türk kahvesinin yanı sıra, Datça’nın kendine özgü moka kahvesini de deneyimleyebilirsiniz. Kafe ve pastanelerde bulunan bu lezzetleri, Datça’nın eşsiz deniz manzarası eşliğinde tatmak ise paha biçilemez.

    Her Damak Zevkine Uygun: Datça Restoran Çeşitliliği

    Datça, hem geleneksel Türk mutfağının hem de dünya mutfaklarının en güzel örneklerini sunar. Vegan ve vejetaryen seçeneklerinden, Akdeniz mutfağının sıcak ve soğuk mezelerine kadar her türlü damak zevkine hitap eden restoranlar burada yer almaktadır. Deneyimli şeflerin ellerinden çıkan yaratıcı ve lezzetli tabaklarla Datça, hak ettiği gastronomik ünvanı sonuna kadar koruyor.

    Şimdiden Datça’nın bu leziz yolculuğunda kendinize iyi eğlenceler diliyoruz. Her bir restoran, sizin için unutulmaz bir anı olacak ve Datça sadece denizleri ve doğasıyla değil, aynı zamanda mutfak kültürüyle de hafızanızda yer edinecek.

    Datça’da Konaklama Rehberi: Oteller, Pansiyonlar ve Kiralık Evler

    Datça, Ege’nin baş döndürücü güzelliğiyle, mavi ile yeşilin kucaklaştığı, tertemiz hava ve denizi ile ünlü bir tatil cennetidir. Datça Yarımadası‘nda konaklama seçenekleri oldukça çeşitlidir ve her bütçeye uygun alternatifler sunar. Bu rehberde Datça’da konaklama yapabileceğiniz oteller, pansiyonlar ve kiralık evler hakkında detaylı bilgiler bulacaksınız.

    Oteller

    Datça’daki oteller konfor, lüks ve doğanın iç içe geçtiği bir tatil arayanlar için idealdir. Sahildeki 5 yıldızlı otellerden, şehir merkezindeki uygun fiyatlı butik otellere kadar geniş bir yelpaze sunarlar.

    1. Hizmet Kalitesi: Çoğu otel, misafirlerine yüzme havuzu, spa, restoran gibi birçok olanak sağlar.
    2. Fi̇yat: Sezon ve otelin yıldız sayısına göre değişkenlik gösterir.
    3. Konum: Merkeze yakın veya daha izole, denize sıfır konumda olabilir.

    Pansiyonlar

    Daha ekonomik ve samimi bir konaklama tercih edenler için Datça’da çok sayıda pansiyon bulunmaktadır. Pansiyonlar genellikle aile işletmesidir ve geleneksel Türk misafirperverliğini yansıtırlar.

    1. Atmosfer: Sıcak ve dostane bir ortam sunarlar.
    2. Fiyat: Otellere göre daha uygun fiyatlı konaklama imkanı sunarlar.
    3. Konum: Datça’nın merkezi ya da koylarına yayılmış konumlarda bulunurlar.

    Kiralık Evler

    Uzun süreli konaklamalar veya daha özgür bir tatil planı için kiralık evler, villalar ve apart daireler idealdir. Mutfak gibi imkanlar sayesinde ev konforunu aratmayan bir tatil mümkündür.

    1. Özgürlük: Kendi evinizdeymiş gibi hareket edebilirsiniz.
    2. Fiyat: Kişi sayısına bölündüğünde ekonomik bir seçenek olabilir.
    3. Konum: Denize yakın veya daha iç kesimlerde bulunabilirler.

    Konaklama Seçeneklerinin Karşılaştırılması

    Konaklama Türü Artılar Eksiler
    Oteller Tam hizmet, lüks imkanlar Daha pahalı olabilir
    Pansiyonlar Daha ucuz, aile ortamı Özel hizmetler sınırlı olabilir
    Kiralık Evler Ev konforu, özgürlük Kendi yemeğinizi kendiniz hazırlama zorunluluğu

    Datça’da tatil yapmayı planlıyorsanız, beklentilerinize ve bütçenize uygun konaklama seçeneklerini bu rehberimizle değerlendirebilirsiniz. Her şekilde, Datça’nın eşsiz doğal güzellikleri ve huzurlu atmosferi, sizlere unutulmaz bir tatil deneyimi vaat ediyor.

    Datça’nın Tarihi ve Doğal Güzellikleri: Keşfedilmeyi Bekleyen Yerler

    Görkemli tarihi, eşsiz doğası ve huzur veren atmosferiyle Datça, Türkiye’nin güneybatısındaki Muğla iline bağlı bir yarımadadır. Bir yanda Ege’nin masmavi suları, diğer yanda Akdeniz’in derin maviliği, Datça’yı Türkiye’nin en önemli turistik bölgelerinden biri haline getiriyor. Yarımadanın kendine has coğrafyası tarih boyunca birçok medeniyeti ağırlamış ve zengin bir kültürel miras bırakmıştır. Aynı zamanda, kıyıları ve çevresi doğal güzellikleri ile de tanınır. Datça, stresli şehir hayatından uzakta, doğa ile iç içe bir tatil arayanların mutlaka keşfetmesi gereken bir cennettir.

    Datça’nın Tarihi Dokusu

    Datça Yarımadası, M.Ö. 2000’li yıllardan itibaren Carians ve Dorians gibi eski uygarlıkların izlerini taşır. Yarımada üzerinde birçok antik kent bulunmakta olup, bunlar arasında en önemlisi Knidos Antik Kentidir. Knidos, bilim, sanat ve mimarinin yanı sıra ticaretin de merkeziydi ve tarih sahnesinde önemli bir yere sahip. Günümüzde bu antik kentin kalıntıları, yarımadanın en uç noktasında ziyaretçilere açıktır. Arkeologların ve tarih meraklılarının ilgisini çeken bu bölge, eski tiyatrosu, tapınakları ve liman kalıntıları ile ziyaretçilere tarih öncesine bir kapı aralar.

    Datça’nın Doğal Güzellikleri

    Sakin koyları, kristal berraklığında denizi ve yeşilliklerle çevrili dağ yamaçları ile Datça’nın doğası, ziyaretçilere derin bir huzur sunuyor. Datça yarımadanın ucundaki Palamutbükü, Akvaryum Koyu ve Ovabükü gibi plajları, sadece yaz aylarında değil, yıl boyunca doğal güzellikleri ve huzur veren atmosferiyle tanınır. Ayrıca, bölgedeki çam ormanları ve badem ağaçlıkları, bahar aylarında görsel bir şölen sunar. Akdeniz ikliminin hakim olduğu Datça’da, endemik bitki türleri ve çeşitli hayvan türlerine ev sahipliği yapan bir ekosistem bulunmaktadır. Palamutbükü ve Knidos çevresindeki yürüyüş parkurları, doğa tutkunlarının ve fotoğrafçıların ilgisini çeken keşfedilmeyi bekleyen yerlerden sadece birkaçıdır.

    Özetle, Datça’nın kadim tarihi mirası ile doğal güzellikleri, her yıl yerli ve yabancı binlerce kişiyi büyüleyen unsurlardır. Gerek tarihseverlerin gerekse doğaseverlerin gönlünde taht kurmuş olan bu özel yarımada, ziyaretçilerine sunduğu çeşitlilik ile unutulmaz anılara ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Datça’ya yolunuz düşerse, bu eşsiz güzelliklerin ve tarihin iç içe geçtiği cennet köşesini keşfetmek için kendinize zaman ayırın.

    Datça’da Deniz ve Plaj Keyfi: En İyi Koylar ve Sahiller

    Datça, Muğla ilinin en batı uçlarında, Ege ve Akdeniz’in kesiştiği bir doğa harikasıdır. Temiz havası, masmavi denizi ve bakir koylarıyla meşhur olan bu cennet köşe, deniz ve plaj tutkunları için sayısız alternatif sunar. Bu yazımızda, Datça’nın en güzel koylarını ve sahillerini, ziyaretçilere sunabileceği eşsiz deneyimlerle birlikte ele alacağız.

    Palamutbükü

    Palamutbükü, uzun ve geniş kumsalıyla Datça’nın en meşhur plajlarından biridir. Berrak suyu ve sakin atmosferi ile bilinen bu plaj, özellikle aileler ve sakin bir tatil arayanlar için idealdir. Yemyeşil çam ağaçları arasında, tüm güzellikleri ile doğanın içinde bir deniz keyfi sunar.

    Knidos Antik Kenti Yakınındaki Koylar

    Datça’nın tarihi zenginlikleri arasında yer alan Knidos Antik Kenti, Ege Denizi’nin en batı uçlarında bulunmaktadır. Antik kentin yanı başında, ziyaretçilere tarih ile iç içe bir deniz keyfi sunan birçok koy bulunmaktadır. Buradaki sular tarih severler için adeta bir açık hava müzesi niteliği taşırken, aynı zamanda şnorkelle dalış yapmak için de idealdir.

    Hayıtbükü ve Ovabükü

    Hayıtbükü ve Ovabükü, Datça yarımadasının güney kıyılarında, birbirine oldukça yakın iki harika koydur. Her ikisinin de berrak suyu ve huzur verici doğası bulunmaktadır. Bu koylarda, zeytin ağaçlarının gölgesinde kitap okuyabilir, su sporlarıyla uğraşabilir veya sadece güneşin ve denizin tadını çıkarabilirsiniz.

    Koyun Adı Özellikleri Uygunluk
    Palamutbükü Geniş kumsal, aile dostu, sakin Aileler, huzur arayanlar
    Knidos Yakını Koylar Tarihi dokuya yakın, dalış için uygun Tarih ve su sporları meraklıları
    Hayıtbükü Berrak su, doğal güzellikler, zeytin ağaçları Huzur arayanlar, doğaseverler
    Ovabükü Berrak su, doğal güzellikler, sakinlik Kitap kurdu, sakin bir tatil isteyenler

    Datça’nın büyüleyici koyları ve plajları, serin suları ve el değmemiş doğasıyla bir deniz tatili için aradığınız her şeyi sunacak. Bu eğlenceli ve dinlendirici kaçış için bavulunuzu hazırlamayı unutmayın. İster sabahın ilk ışıklarında meditasyon yapın, ister gün batımında kumsalda yürüyüş yaparak günün stresini atın; Datça’nın koyları herkese hitap eden bir deniz keyfi vaat ediyor.

    Datça Gece Hayatı: Eğlence ve Aktiviteler

    Datça, Muğla’nın en güzel kıyı kasabalarından biridir. Gündüzleri huzurlu bir tatil geçirebileceğiniz doğal güzelliklerle dolu bu eşsiz yer, gece hayatıyla da misafirlerine eşsiz deneyimler sunar. Datça’nın gece hayatı, hem sakin ve temiz çevresiyle hem de renkli eğlence anlayışıyla dikkat çeker. Aşağıda, gece hayatında Datça’nın sunduğu bazı aktiviteler ve eğlence mekanları hakkında bilgiler bulacaksınız.

    Barlar ve Canlı Müzik Mekanları

    Datça’nın gece hayatının vazgeçilmezleri arasında barlar ve canlı müzik mekanları gelir. Burada müziğin ve dansın tadını çıkarabilir, sıcak bir ortamda yeni dostluklar kurabilirsiniz. Yerel ve uluslararası ünlü müzik gruplarının performanslarını sergilediği mekanlar, ziyaretçilere unutulmaz anlar yaşatır.

    1. Bartender Show:Bartender gösterileri, hünerli barmenlerin gösterişli ve eğlenceli kokteyl hazırlama sanatını sergiledikleri gösterilerdir. Bu gösteriler, geceye farklı bir heyecan katmakla kalmaz, aynı zamanda lezzetli içeceklere de ev sahipliği yapar.
    2. Canlı DJ Performansları:Datça barlarında sık sık gerçekleşen canlı DJ performansları, dans ve müzik severleri bir araya getirir. Bu performanslar, gece boyunca devam eden enerjik bir atmosfer sunar.
    3. Yerel Sanatçı Konserleri:Datça’da zaman zaman düzenlenen yerel sanatçıların konserleri, bölgenin kültürel zenginliğini yansıtır ve ziyaretçilere otantik bir müzik deneyimi sunar.

    Sahil Partileri ve Gece Kulüpleri

    Yaz aylarında, Datça’nın berrak suları eşliğinde düzenlenen sahil partileri, gençlerin ve genç hissedenlerin tercih ettiği eğlenceler arasındadır. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise, gece kulüpleri enerjiyi en üst düzeye taşır.

    1. Tematik Sahil Partileri:Kimi zaman bir tema etrafında organize edilen sahil partileri, farklı müzik tarzlarını ve eğlence anlayışlarını bir araya getirir. Bu partiler, hem görsel hem de işitsel bir şölen sunar.
    2. Uluslararası DJ’lerin Performansları:Datça gece kulüpleri, yerel ve uluslararası tanınmış DJ’lerin performanslarına ev sahipliği yaparak, gece hayatına uluslararası bir hava katar.
    3. Özel Etkinlik Geceleri:Özel günlerde ve festivallerde düzenlenen etkinlik geceleri, Datça’nın gece hayatını daha da canlandırır ve geniş bir ziyaretçi kitlesini bir araya getirir.

    Restoranlar ve Gece Yemekleri

    Eğer gece eğlencesi sırasında leziz bir yemeği tercih ediyorsanız, Datça’nın restoranları sizlere Ege mutfağının en güzel örneklerini sunar. Deniz ürünleri, zeytinyağlılar ve meze çeşitlerinin yanı sıra, yöresel tatlar da damak zevkinizi tatmin edecek seçeneklerdendir.

    1. Deniz Kenarı Restoranları:Akşam yemeği için romantik bir atmosfer arayanlar deniz kenarındaki restoranları tercih edebilir. Burada manzaraya karşı yemeklerinizi yerken, hafif bir meltemin keyfini çıkarabilirsiniz.
    2. Geleneksel Meyhaneler:Geleneksel Türk müziği eşliğinde Rakı-Balık yapılabilecek meyhaneler, hem turistlerin hem de yerlilerin gözdesidir. Dolu dolu bir gece geçirmek için bu mekanlar idealdir.
    3. Açık Hava Terasları:Datça’nın tertemiz havasını içine çekerken, açık hava teraslarında yemek yiyebilir ve manzaranın güzelliğine dalabilirsiniz.

    Özetle, Datça’nın gece hayatı, sakin bir tatil beldesi imajının çok ötesinde, eğlenceli ve renkli bir yüzünü ziyaretçilere sunmaktadır. Seçkin barlar, hareketli partiler ve kaliteli restoranlarla dolu bu cazibe merkezi, gece eğlencelerinizi unutulmaz kılmak için sizleri bekliyor.

    Datça’da Yapılacak Aktiviteler: Doğa Sporları ve Kültürel Etkinlikler

    Datça, eşsiz doğası, berrak denizi ve zengin kültürel mirası ile ziyaretçilerine unutulmaz deneyimler sunar. Ege’nin bu büyüleyici köşesinde doğaseverlerden tarih meraklılarına, serüven arayanlardan sanat tutkunlarına kadar herkes için aktif bir tatil imkanı bulunmaktadır. İşte Datça’daki doğa sporları ve kültürel etkinliklerle dolu bir tatil için öneriler.

    Yürüyüş ve Trekking Rotaları

    Datça’nın zengin bitki örtüsü ve eşsiz manzaraları, doğa yürüyüşçüleri ve trekking tutkunları için mükemmel bir tercih sebebidir. Datça’nın antik yollarını keşfederken, ormanlık alanlar ve açık deniz manzaraları eşliğinde yürüyüş yapabilirsiniz. Knidos Antik Kenti çevresindeki patikalar, antik kalıntıları ve denizin mavisini bir arada sunar.

    Deniz Sporları

    Türkiye’nin en temiz denizlerinden birine sahip olan Datça, yelken, sörf ve dalış gibi deniz sporları için idealdir. Bölgede yer alan çeşitli okullar ve spor merkezleri, hem başlangıç hem de ileri seviye eğitimler sunmaktadır. Rüzgarı yakalamak isteyenler için surf ve kite-surf Datça’nın imrenilen aktiviteleri arasındadır.

    Kültürel Etkinlikler ve Festivaller

    Datça, sadece doğal güzellikleriyle değil, düzenlediği kültürel etkinlikler ve festivallerle de dikkat çeker. Her yıl gerçekleştirilen Datça Badem Çiçeği Festivali veya Datça Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali gibi etkinlikler, yerel ve yabancı turistleri Datça’nın renkli ve çeşitli kültürüyle buluşturur. Sergiler, atölye çalışmaları ve konserler, bölgedeki sanat hayatını zenginleştirir.

    Aktivite Mevsim Açıklama
    Trekking İlkbahar/Sonbahar Datça’nın serin ve yeşil doğasında yapılabilecek en iyi aktivitelerden biridir.
    Yelken ve Surf Yaz Ege’nin rüzgarı deniz sporları için idealdir, Datça bu spora yeni başlayacaklar için de uygundur.
    Festivaller Yaz/Bahar Datça’da düzenlenen festivaller hem yerel halkı hem de turistleri bir araya getirir.

    Siz de Datça’nın tadını çıkarmak ve farklı deneyimler yaşamak isterseniz bahsedilen aktivitelerle tatilinizi planlayabilirsiniz. Bu etkinlikler, Datça’nın doğal ve kültürel zenginliklerini tam anlamıyla keşfetmenizi sağlayacaktır. Unutulmaz bir tatil deneyimi için Datça’yı tercih edin ve doğa sporları ve kültürel etkinliklerin tadını çıkarın.