Kategori: Genel Bilgiler

  • Valentina Vassilyeva: Rusya’nın En Doğurgan Kadını

    Valentina Vassilyeva: Rusya’nın En Doğurgan Kadını

    Valentina Vassilyeva: Rusya’nın En Doğurgan Kadını

    Valentina Vassilyeva, tarihte kayıtlara geçen en fazla çocuk doğuran kadın olarak bilinir. 18. yüzyıl Rusya’sında yaşayan Valentina, tam 69 çocuk doğurarak dikkatleri üzerine çekmiştir. Bu olağanüstü sayı, Guinness Rekorlar Kitabı’nda da yer almakta ve hâlâ kırılmamıştır.

    Valentina Vassilyeva Kimdir?

    Valentina Vassilyeva hakkında detaylı bilgiler sınırlı olsa da, kaynaklara göre 1700’lü yıllarda yaşamıştır. Kendisinin çiftçi Fyodor Vassilyev’in eşi olduğu bilinir. Rusya’nın Şuya kentinde yaşadığı tahmin edilmektedir. Doğum sayısı ve aile yapısıyla ilgili veriler ilk olarak 1782 yılında Moskova’daki bir manastır kayıtlarında belgelenmiştir.

    69 Çocuğun Dağılımı Nasıl?

    Valentina Vassilyeva’nın doğumları şu şekilde kayda geçmiştir:

    • 16 çift ikiz
    • 7 üçüz
    • 4 dördüz

    Toplamda 27 doğum gerçekleştiren Valentina, bu doğumların sonucunda 69 çocuk dünyaya getirmiştir. Kaynaklara göre, bu çocuklardan 67’si hayatta kalmıştır. Bu oran, o dönemin zorlu yaşam koşulları düşünüldüğünde oldukça şaşırtıcıdır.

    Bu Olağanüstü Rekor Nasıl Mümkün Oldu?

    Bu rekorun fizyolojik olarak nasıl mümkün olduğu uzun süredir tartışma konusudur. Günümüz tıbbı bile bu tür bir doğurganlık seviyesini nadir olarak değerlendirir. Valentina’nın sürekli çoğul gebelik yaşaması, genetik bir yatkınlık olabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca doğumların çoğunun sağlıklı sonuçlanması, hem annenin sağlığı hem de çevresel koşulların etkisiyle açıklanabilir.

    Tarihî Kayıtların Güvenilirliği

    Valentina Vassilyeva’nın doğumlarıyla ilgili kayıtlar, Guinness Rekorlar Kitabı dahil olmak üzere birçok kaynakta yer alsa da, bazı tarihçiler bu verilerin doğruluğu konusunda şüphe duymaktadır. O dönem Rusya’sındaki kilise ve manastır kayıtları genellikle güvenilir kabul edilse de, doğum sayısının abartılmış olabileceği de iddia edilmiştir. Ancak bugüne kadar bu bilgiyi yalanlayan somut bir belge ortaya konulamamıştır.

    Kadın Sağlığı ve Doğurganlık Açısından Önemi

    Valentina Vassilyeva’nın hikayesi, kadın sağlığı ve doğurganlık tarihine ışık tutmaktadır. 18. yüzyılda bu kadar fazla gebelik ve doğumu sağlıklı bir şekilde geçirmiş olması, tıp dünyasında da dikkat çekici bir örnek olarak incelenmektedir. Modern çağda doğurganlık üzerine yapılan araştırmalar için bu tarz tarihî örnekler önemli referanslar sunmaktadır.

    Valentina Vassilyeva’nın Günümüzdeki Etkisi

    Bugün Valentina Vassilyeva’nın adı, dünyanın en doğurgan kadını unvanıyla anılmaktadır. Özellikle kadın biyolojisi ve doğurganlık araştırmalarında hâlâ örnek gösterilen bu vaka, hem tıp hem de tarih alanında ilgi uyandırmaktadır. Aynı zamanda, çok çocuklu aileler üzerine yapılan sosyolojik çalışmalarda da sıkça referans alınmaktadır.

    Olağanüstü Bir Kadının Ardında Bıraktığı Tarihî İz

    Valentina Vassilyeva, 69 çocuğuyla yalnızca bir anne değil, aynı zamanda tıp, tarih ve sosyoloji alanında iz bırakan bir figürdür. Günümüzde bile hâlâ araştırılan bu olağanüstü doğurganlık hikayesi, Rusya’nın tarih sayfalarında benzersiz bir yer edinmiştir.

  • İzmir ve Ege Bölgesi’nin ilk Melek Yatırımcılık Zirvesi’ne Yoğun İlgi

    İzmir ve Ege Bölgesi’nin ilk Melek Yatırımcılık Zirvesi’ne Yoğun İlgi

    İzmir ve Ege Bölgesi’nin ilk Melek Yatırımcılık Zirvesi’ne Yoğun İlgi

    İzmir iş dünyasının öncü kurumları, yatırımcılık ekosistemini güçlendirmek ve melek yatırımcılığı yaygınlaştırmak amacıyla önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Melek yatırımcılık; yenilikçi fikirlerin hayata geçirilmesi, erken aşama girişimlerin finansmana erişiminin kolaylaştırılması ve girişimcilik ekosisteminin büyümesi açısından Melek Yatırımcılığı masaya yatıran Zirve’ye 300’ü aşkın girişimci, melek yatırımcı, iş dünyası temsilcisi katıldı.

    Sayın Serdar Tas;

    İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) ev sahipliğinde, TOBB İzmir İl Genç Girişimciler Kurulu ve EGİAD Melekleri koordinasyonunda gerçekleşen “Melek Yatırımcılık Zirvesi”, İzmir Ticaret Odası’nda girişimcilik ve iş dünyasının yoğun ilgisiyle düzenlendi.

    Melek yatırımcılık; yenilikçi fikirlerin hayata geçirilmesi, erken aşama girişimlerin finansmana erişiminin kolaylaştırılması ve girişimcilik ekosisteminin büyümesi açısından kritik bir rol üstlenmekte. Yeni iş modellerinin ve teknolojilerin gelişimine katkı sağlayan bu yatırım modeli, Türkiye’de yatırımcılık kültürünün gelişmesinde de önemli bir yere sahip. Bu kapsamda gerçekleştirilen Melek Yatırımcılık Zirvesi, yatırımcılara deneyimlerini paylaşma fırsatı sunarken, melek yatırımcılığa ilgi duyan iş insanlarının bilgi edinmesini sağlamış oldu. Ekosistemin önde gelen isimlerini, yatırımcı adaylarını, ilham verici paneller, bilgi dolu konuşmalar ve yeni iş birliklerine zemin hazırlayan oturumlarla bir araya getiren etkinlik, kentin girişimcilik ve yatırımlar konusundaki bilinirliğinin arttırılmasına da büyük katkı sağladı.

    İzmir’in girişimcilik ve inovasyon kenti olma yolunda güçlü adımlar atıldığını gösteren zirvenin açılış konuşmalarını, sırasıyla EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Özhelvacı, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı & Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Işınsu Kestelli, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı & Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener yaptı. Melek Yatırımcılık ve Ekosistem Bilgilendirme sunumlarının da yapıldığı organizasyonda, Melek Yatırımcılık alanında EGİAD Melekleri Genel Koordinatörü Melisa İtmeç, Yatırımcılık Ekosistemi ve Rapor Sunumu’nda StartupCentrum Kurucu Ortağı Sami Harputlu yer aldı. Bireysel Katılım Sermayesi Yatırımcı Lisansı ve Destekler başlığında EGİAD Melekleri 18. Dönem İcra Kurulu Başkanı Arda Yılmaz Moderatörlüğünde, Hazine ve Maliye Bakanlığı Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Gönül Öztürk ayrıntılı bir değerlendirmede bulundu. Melek Yatırımcılık Deneyim Aktarımı Paneli ise, TOBB İzmir Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Cem Elmasoğlu’nun moderatörlüğünde, EGİAD Melekleri 18. Dönem İcra Kurulu Başkanı Arda Yılmaz, EGİAD Melekleri 18. Dönem İcra Kurulu Başkan Vekili Özüm İlter Demirci, EGİAD Melekleri 17. Dönem İcra Kurulu Başkan Vekili Filip Minasyan, EGİAD Melekleri 18. Dönem İcra Kurulu Başkan Vekili Zerrin Ülken deneyimlerini paylaştı. Girişimci Sunumları – Pitching Session kısmında ise, Skymod – Oltan Dere – Skymod AI Kurucu Ortağı, Max Potential – Hamdi Uğur & Gökhan Tasdivar – Max Potential Kurucu Ortakları konuşma gerçekleştirdiler. Keynote Konuşmacısı ise Hande Enes – Bireysel Teknoloji Yatırımcısı oldu.

    EGİAD Melekleri’nden 10 Yılda 5 Milyon $ Yatırım

    Özhelvacı, bu yıl 10. Yılını kutlayan EGİAD Melekleri Yatırım Ağı’nın 2024 yılında Türkiye’de “Yılın En Aktif Yatırım Ağlarından biri olarak ödül aldığını hatırlatarak şunları söyledi: “EGİAD Melekleri 10 Yılda 5 Milyon $ Yatırım gerçekleştirerek çok önemli bir girişimcilik misyonunu üstlendi. Melek yatırımcılık; yalnızca finansal bir katkıdan ibaret olmayan, aynı zamanda bilgi, tecrübe ve güçlü iş ağlarının erken aşamadaki girişimlerle buluşmasını sağlayan benzersiz bir destek modelidir. Genellikle girişimcilik yolunun başında olan ancak yüksek potansiyel taşıyan girişimlere yapılan bu yatırımlar, deneyimli iş insanlarının vizyonuyla birleştiğinde gerçek anlamda dönüşüm yaratır. Mevzuatımızda “bireysel katılım yatırımcısı” olarak tanımlanan melek yatırımcılar, girişimcilik ekosistemimizin başlıca itici güçlerindendir.”

    Melek yatırımcılığın bölgesel kalkınma açısından kritik bir rol oynadığını vurgulayan Özhelvacı, “Girişimcilik sadece büyük şehirlerle sınırlı kalmamalı; Anadolu’nun dört bir yanındaki fikirler, doğru destekle güçlü işletmelere dönüşebilir. Böylece hem istihdam artar hem de ekonomik dengesizlikler azalır” ifadelerini kullandı.

    Özhelvacı: Melek Yatırımcılar Girişimlerin Önünü Açıyor

    Melek yatırımcılığın önemine değinen EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Özhelvacı, “Yeni kurulan şirketlerin en büyük ihtiyacı, çoğu zaman bir ‘ilk inanan’dır. Melek yatırımcılar, aynı zamanda risk alabilme cesaretiyle devreye girerek girişimlerin önünü açar. Büyük inovasyonlar artık dev Ar-Ge merkezlerinden çok, genç girişimcilerin hayal gücünden doğuyor. Melek yatırımcılar bu noktada, yenilikçi fikirleri gerçeğe dönüştüren birer köprü işlevi görüyor. Ar-Ge ve inovasyonun finansmanında da melek yatırımcılık, katalizör etkisi yaratıyor ayrıca bölgesel kalkınma açısından da kritik bir rol oynuyor. Melek yatırım ağımız EGİAD Melekleri gibi melek yatırım ağları ise, bu sürecin organizatörleri” diye konuştu.

    Risk alabilen, vizyon koyabilen ve genç girişimcilerin yanında durabilen iş insanlarının sadece kendi şirketlerini değil, aynı zamanda geleceği de şekillendirdiğini belirten Özhelvacı, “EGİAD olarak, üyelerimizin melek yatırımcılık ekosisteminde yer almasını; liderliğin bir adım ötesine geçerek ilham verici birer dönüşüm aktörü olmalarını arzu ediyoruz. Geleceğimiz olan gençlerimizi daha iyi anlayabilmek ve özellikle iş dünyasında kuşaklar arasındaki iletişimi koruyabilmek için melek yatırımcılık mükemmel bir fırsat” dedi.

    Kestelli: Tarımda Melek Yatırımcılar Devreye Girmeli

    Geleneksel tarım yöntemlerinde ve akıllı tarım uygulamalarında her yeni gün bir inovasyonla, gelişen teknolojiye bağlı çözümlerle karşılaştıklarını belirten İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ise “Bu değişim ve dönüşüm beraberinde finansman ihtiyacını da getiriyor. Bu noktada, tarım ve gıda girişimlerine destek sağlayan melek yatırımcıların daha çok devreye girmesi gerekiyor. İTB olarak projelendirip hayata geçirdiğimiz İzmir Tarım Teknoloji Merkezi’nin bu alanda çok önemli görevler üstleneceğine inanıyoruz. İTTM’de çeşitli fon ve kaynak sağlayıcılarla girişimcilerin bir araya geleceği etkinlikler düzenleyeceğiz. Kitlesel fonlama, iş melekleri, katılım şirketleri, risk sermayedarları gibi finans kaynaklarıyla farklı aşamadaki girişim ve işletmelerin kaynak ihtiyacını sağlamak için farklı organizasyonlar gerçekleştireceğiz. Ayrıca, sadece tarım, gıda ve agritech sektörlerine özel bir melek yatırımcı ağı oluşturmak da gündeme almayı planladığımız konular arasında yer alacak” dedi.

    Tarım, Melek Yatırımcılar için Eşsiz bir Vaha

    Kestelli, “Birleşmiş Milletler tarafından yapılan araştırmalar, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 10 milyarı aşacağını ve artan nüfus ile yükselen gelir seviyesine bağlı olarak gıdaya olan talebin yüzde 50 ila 60 oranına ulaşacağını öngörüyor. İklim krizinin etkilerini, azalan tarım alanlarını, hızla tükenen su kaynaklarını ve yaşlanan tarım nüfusunu göz önüne aldığımızda bu talebe nasıl cevap verebileceğiz sorusu ile yüz yüze kalıyoruz. Bu sorunun cevabı yeni teknolojilerin kullanımında, yeni fikirlerde ve bu fikirlerin hayata geçirilmesini hızlandıracak sermayede gizli. Yani tarım, melek yatırımcılar için eşsiz bir vaha özelliğini taşıyor.” dedi

    Ege Bölgesi’ndeki Toplam 65 Startup Yatırımının 51’i İzmir’den

    Türkiye’nin küresel girişim ekosisteminde bir büyüme varsa bunda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin payının büyük olduğunu vurgulayan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar “2007 yılında Kadın Girişimciler ve 2008 yılında Genç Girişimciler Kurulu oluşumları ile Türkiye genelinde ciddi bir ekosistem yaratmış, kadın ve genç girişimcilerin adeta çözüm ortağı olmuştur. TOBB Genç Girişimciler Kurulu’nun İzmir ayağının yürütücü Odası olarak, girişimcilik ekosisteminin bir parçası olmaktan da ayrıca çok mutluyuz. İzmir’de kurduğumuz sinerjinin özellikle finansman ayağını güçlendirmemiz gerekiyor. Çünkü, bugünün bilinen büyük markaları, facebook, uber, twitter, instagram, airbnb, erken aşamalarda yatırım desteği alarak değerlerini katlamıştır” dedi.

    Gençlerimizi girişimciliğe yönlendirmeyi, teknoloji avantajını kullanarak geleceklerini inşa etmelerini, hayallerini gerçekleştirirken, ülke ekonomisine de katkı sunmalarını sağlamayı amaçladıklarını belirten Yorgancılar, “İZQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi, iş birliğimizin en güzel örneği. Henüz 3 yaşında olmasına rağmen; global networklar ile buluşturulan girişimcilerimiz, İZQ’nun network gücüyle 2 milyon dolar tohum yatırımı aldı. Bu rakamın 20 milyar dolara çıkacağına inanıyorum. 1,6 milyar nüfus, 26 trilyon dolar GSYİH ve 22,5 trilyon dolar ticaret hacmindeki bir pazarda daha çok yolumuz var. İzmir; 10 üniversite, 6 teknopark, 17 OSB, 103 Ar-Ge merkezi, 26 tasarım merkezi, nitelikli ve genç nüfusu ile girişimcilik ve inovasyon kenti olmaya en büyük aday. Ege Bölgesi’ndeki toplam 65 start-up yatırımının 51’i İzmir’e ait. İzmir’in Türkiye içindeki payı ise yüzde 9’lara yakın. 2024 yılında küresel startup ekosisteminde; yatırımlar tutar olarak yüzde 4,5 artış gösterirken, Türkiye’de adet olarak yüzde 62, tutar olarak yüzde 30’a yakın bir artışla 1,41 milyar dolara ulaştı. Yine aynı çalışma ile açıklanan, Türkiye özelinde, en az 1 kadın kurucu ortağı olan girişim oranının yüzde 32,2’ye yükselmesi, kadın girişimcilerin sistemde giderek güçlendiğini göstermektedir. Bu konuda, özellikle TÜBİTAK fonlarına teşekkür etmemiz gerekiyor” dedi. Avrupa startup ekosistem sıralamasında İstanbul ile 16. sıradayız. Tüm gayretimiz, gerekli potansiyele sahip İzmir’in de bu Avrupa listesinde yer bulması, Akdeniz Çanağı denilen Mısır’dan Fransa’ya uzanan bölgede söz sahibi olmasıdır” dedi.

    Mentorluk İzmir’in Genlerinde Var

    İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener düzenlenen zirvede şu konuşmayı yaptı: “Bugün gençlerimiz; daha duyarlı, daha teknoloji ve etki odaklı düşünüyor. Yalnızca bir ürün satmak değil, bir problemi çözmek istiyor. Özellikle yapay zekâ ve sürdürülebilirlik alanlarında da üretilen girişim fikirlerinin sayısı çoğalıyor. Bu noktada, yatırımcılarımızın sorumluluğunun bir kat daha arttığını görüyoruz. Gençlerimizi İzmir’de tutmak, onların hayallerini burada büyütmelerini ve gerçekleştirmelerini sağlamak adına onlarla daha çok bir araya gelmeli, fikirlerini dinlemeli ve birlikte hareket etmeliyiz. Bugün, ne yazık ki, melek yatırımcılık alanında olmamız gereken konumda olduğumuzu söyleyemiyoruz. Ülkemiz genelinde melek yatırımcı lisanslarında 772’sinin İstanbul, 107’sinin Ankara, 57’nin ise kentimizde olduğunu görüyoruz.

    Halbuki İzmir; köklü ticaret kültürü ve aile şirketi yapısıyla melek yatırımcılığı dayanışma modeline oldukça uygun bir şehir. Aile şirketlerimiz yalnızca mal ve hizmet üretmiyor; aynı zamanda bilgi, deneyim ve değer aktarımı yapıyor. Mentorluk, İzmir’in genlerinde var. Biz bu kültürü yeniden tanımlamamız değil, yeniden harekete geçirmemiz gerektiğine inanıyoruz.”

    Takım Ruhu İle Hareket Etmeyi Sürdüreceğiz

    Gençlerin yatırım yapmaktan ve girişimcilikten çekinmemeleri gerektiğinin altını çizen Özgener, “Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası ve EGİAD, ayrıca İzmir Valiliği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi, ESİAD ve Ege İhracatçı Birlikleri ile güç birliği yaparak kentimize “İzQ Girişimcilik Merkezi ve İnovasyon Merkezi’ni kazandırdık. Nasıl ki girişimcilerin projelerini hayata geçirme aşamasında Takım olması önemli ise, bizler de girişimcileri destekleyen kurumlar olarak takım ruhu ile hareket etmeyi sürdüreceğiz.” dedi.

    Türkiye Girişimcilik Ekosistemi Hızlı Bir Gelişim Göstermekte

    Bireysel Katılım Sermayesi Yatırımcı Lisansı ve Destekler başlığında Hazine ve Maliye Bakanlığı Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Gönül Öztürk ise, Bireysel Katılım Sermayesi (BKS) sisteminin, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından geliştirilen, melek yatırımcıların erken aşama girişimlere yatırım yaparken vergi avantajı elde etmesini sağlayan bir teşvik mekanizması olduğunu belirterek, “BKS lisansına sahip olan yatırımcılar, yatırım yaptıkları girişimlerin %75’ine kadar olan kısmını gelir vergisi matrahlarından düşebilirler; bu oran, TÜBİTAK onaylı projelere yapılan yatırımlarda %100’e kadar çıkabilir. Lisans başvurusu yapacak kişilerin belirli bir maddi varlığa ve yatırım tecrübesine sahip olmaları gerekir; başvurular Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yapılır ve süreç genellikle belge sunumu, değerlendirme ve onay adımlarını içerir. Son dönemde yapılan BKS Yönetmeliği değişiklikleriyle birlikte yatırım yapılabilecek şirket türlerinde genişlemeler ve yatırımcılar için esneklik sağlayan yeni düzenlemeler getirilmiştir. Türkiye’deki girişimciler yatırım alma sürecinde özellikle yatırımcıya erişim, finansal okuryazarlık eksikliği ve ölçeklenebilir iş modelleri oluşturma konularında zorlanmaktadır. Melek yatırımcılar bu süreçte mentorluk, networke erişim sağlama ve yatırım sonrası destek mekanizmalarıyla süreci kolaylaştırabilir. Türkiye girişimcilik ekosistemi son yıllarda hızlı bir gelişim göstermekte; özellikle teknoloji, oyun, sağlık ve sürdürülebilirlik odaklı girişimler yatırımcıların ilgisini çekmektedir. Ancak exit (çıkış) stratejileri konusunda hâlâ önemli sorunlar yaşanmakta; potansiyel çözümler arasında fonlar arası iş birliği, stratejik alıcılara erişim ve ikincil piyasa mekanizmalarının gelişimi öne çıkmaktadır. Son olarak, yatırımcılara tavsiyem, sadece sermaye değil bilgi ve zamanlarını da girişimcilere aktarmaları; girişimcilere ise vizyonlarını net belirleyip dayanıklı ve ölçeklenebilir yapılar kurmaları olacaktır.” dedi.

    Girişimi Doğru Değerlendirmek Yatırım Yapmak Kadar Önemli

    EGİAD Melekleri İcra Kurulu Başkanı Arda Yılmaz ise, bir yatırımcı olarak girişimi doğru değerlendirmenin, en az yatırım yapmak kadar önemli olduğunu vurgulayarak; “Önümüzdeki üç yıl içinde etki yatırımlarının, kadın yatırımcıların ve bölgesel iş birliklerinin daha da ön plana çıkacağını, tematik fonların yaygınlaşacağını öngörüyorum. EGİAD Melekleri olarak bu dönüşümde aktif rol üstlenmeyi, sadece İzmir merkezli değil ulusal ve uluslararası düzeyde etki yaratmayı hedefliyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana erken aşama girişimlere ilk yatırım yapma cesareti göstererek ekosistemde fark yarattık. Diğer yatırım ağlarıyla birlikte yatırım yaparak kolektif aklın gücünü benimsedik ve ekosistemdeki birlikteliği her zaman destekledik. Bu yaklaşımımızla sadece yatırım yapmakla kalmadık, aynı zamanda örnek bir model oluşturarak melek yatırımcılığın Türkiye genelinde daha fazla yaygınlaşmasına katkı sunduk. EGİAD Melekleri’nin yatırım kültürü; şeffaflık, kolektif akıl ve girişimciliği destekleme odağında şekilleniyor. Farklı sektörlerden gelen yatırımcıların bilgi birikimiyle kararlar alırken, girişimcilere sadece finansal değil stratejik katkı da sunuyoruz. Bu yapısı sayesinde EGİAD Melekleri, yatırımcı olmak isteyenler için hem güçlü bir topluluk hem de sürdürülebilir değer yaratma platformu sunuyor.” dedi.

    Melek Yatırımcılığı Tüm Yönleriyle Ele Aldık

    TOBB İzmir Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Cem Elmasoğlu ise, Melek Yatırımcılık Zirvesi’nin, girişimcilik ekosisteminin büyümesinde kritik bir rol oynayacağını belirterek, “Melek yatırımcılığı tüm yönleriyle ele alma fırsatı sundu. Alanında uzman konuşmacıların aktardığı bilgiler ve deneyimler, yatırım süreçlerine dair farkındalığı artırırken, genç girişimcilerimizin potansiyel yatırımcılarla buluşmasına da zemin hazırladı. Melek yatırımcılığın sadece finansal destekten ibaret olmadığını; aynı zamanda bilgi, tecrübe ve mentorlukla girişimlerin geleceğini şekillendirdiğini bir kez daha görmüş olduk. Bu değerli ekosistemi büyütmek ve yaygınlaştırmak adına önemli bir adım attığımıza inanıyoruz.” Dedi.

  • CK ENERJİ Çamlıbel Elektrik, 3 İlde “Eğitim İşbirliği Protokolüne” İmza Attı

    CK ENERJİ Çamlıbel Elektrik, 3 İlde “Eğitim İşbirliği Protokolüne” İmza Attı

    CK ENERJİ Çamlıbel Elektrik, 3 İlde “Eğitim İşbirliği Protokolüne” İmza Attı

    CK Enerji Çamlıbel Elektrik bu yıl, Sivas, Tokat ve Yozgat İl Milli Eğitim Müdürlükleri ile ayrı ayrı Eğitim İş Birliği Protokolü’ne imza atarak Enerji Okuryazarlığı Projesi’ni üç ile birden yaydı. Protokol kapsamında 3 ilde toplam 33 ilkokulda, 3. ve 4. sınıf öğrencilerine yönelik özel eğitim programı düzenlenecek.

    Kıt enerji kaynaklarının verimli kullanımı, bilinçli enerji tüketimi ve tasarruf alışkanlığının erken yaşlarda başlaması için Enerji Okuryazarlığı Projesi’ni okullara taşıyan CK Enerji Çamlıbel Elektrik, 2024-2015 Eğitim-Öğretim Yılı’nda görevli tedarik şirketi olarak hizmet verdiği 3 ilde birden harekete geçti.

    Sivas, Tokat ve Yozgat İl Milli Eğitim Müdürlükleri ile ayrı ayrı Eğitim İş Birliği Protokolü imzalayan CK Enerji Çamlıbel Elektrik, toplam 33 ilkokulda çocukları Enerji Okuryazarlığı Projesi ile buluşturacak. 3 il için imzalanan Eğitim İş Protokolleri kapsamında Sivas’ta 10, Yozgat’ta 10 ve Tokat’ta 13 okulda, 3. ve 4. sınıf öğrencilerine CK Enerji uzmanları tarafından; “elektrik nedir, nasıl üretilir, güvenli elektrik kullanımı, enerji verimliliği, evde ve okulda enerji tasarrufu nasıl yapılır” gibi konuların eğitimleri verilecek.

    “2022’DEN BU YANA 75 OKULDA 9 BİN 100 ÖĞRENCİYE ULAŞTIK”

    Sürdürülebilir bir gelecek için enerjinin verimli ve tasarruflu kullanımı büyük önem taşıdığına işaret eden CK Enerji Çamlıbel Elektrik Genel Müdürü Muharrem Bülbül, “”Enerji Okuryazarlığı kapsamında, 2022-2023 ve 2023-2024 eğitim-öğretim yıllarında Sivas merkez ve ilçelerinde toplam 75 okulda eğitim verdik. 2022 yılından bu yana yaklaşık 9 bin 100 öğrenciye ulaşarak enerji verimliliği ve tasarrufu konusunda farkındalık kazandırdık. Bu yıl projemizi genişleterek Tokat ve Yozgat’ı da kapsama aldık. 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı için Sivas İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Erdoğan, Tokat İl Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Kır ve Yozgat İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak’ın katılımı ile Eğitimi İş Birliği Protokolüne imza atarak çalışmalara başladık. Hedefimiz küçük yaşlarda oluşacak bilinçli enerji kullanım alışkanlığı ile hem bugünümüz hem de geleceğimiz için bir farkındalık sağlamak. Bu amaçla çıktığımız bu yolda, okullarımızda Enerji Okuryazarlığı eğitimleri için bize fırsat veren tüm il milli eğitim müdürlerimize teşekkürlerimizi sunuyorum” dedi.

    ENERJİ OKURYAZARLIĞI PROJESİ BİRÇOK ALANDA DEVAM EDİYOR

    2018 yılında tüketicilerin bilinçli enerji kullanımı için ‘Enerji Okuryazarlığı Projesi’ni devreye alan CK Enerji Grubu, projeyi birçok alanda yürütüyor. Bu kapsamda tüketicilerin elektrik faturasındaki kalemleri tek tek görmesine olanak veren “şeffaf fatura”, en çok kullanılan elektrikli ev aletlerinin ne kadar elektrik tükettiğini gösteren‘ “tüketim hesaplama butonu” ile bilinçli elektrik kullanımını destekleyen “tüketici kitapçığı ve tasarruf önlemler” bunlardan bazıları. 2019 yılından itibaren Enerji Okuryazarlığı’nı okullara da taşıyan CK Enerji, uzmanları ile İstanbul Avrupa Yakası, Antalya ve Sivas’ta il milli eğitim müdürlükleri tarafından belirlenen okullarda çocukların verimli enerji kullanımı ve tasarruf alışkanlığı edinmesi amacı ile eğitimler veriyor.

  • Rap Müzik  Doğuşu ve Gelişimi: Kültürel Dönüşümün Sesi

    Rap Müzik Doğuşu ve Gelişimi: Kültürel Dönüşümün Sesi

    Rap müzik, son yüzyılın en etkili ve popüler müzik türlerinden biri olarak kabul edilir. Afrika kökenli ritimlerin ve şiirsel anlatımın modern bir yorumu olarak ortaya çıkan rap, 20. yüzyılın sonlarında Amerika Birleşik Devletleri’nde Afro-Amerikan topluluklar arasında bir kültür ve müzik tarzı olarak gelişti. Bu müzik türü, toplumsal konuları, kişisel deneyimleri ve siyasi düşünceleri dile getirme amacı gütmüş ve zamanla dünya çapında geniş bir hayran kitlesine ulaşmıştır.

    Rap müziğin kökleri, 1970’lerin sonlarında Bronx, New York’ta ortaya çıktı. O dönemde, genç siyah ve Latin Amerikalıların sokak partilerinde, blok partilerinde ve dans etkinliklerinde DJ’lerin müzik parçalarını karıştırmasıyla ve ritmik olarak konuşmalar eklemesiyle başladı. Böylece, ritim ve sözlerin kusursuz bir uyum içinde olduğu yeni bir müzikal form doğdu.

    Rap müziğin erken dönemlerinde, DJ’ler müziği canlı performanslarında kullanırken, “Master of Ceremonies” veya kısa adıyla “MC” olarak bilinen kişiler de ritimlere uyumlu sözler söyleyerek ve kalabalığı eğlendirerek performanslara katkıda bulundular. Bu, zamanla kendine özgü bir hip-hop kültürü haline geldi ve dans, graffiti sanatı, sokak moda tarzı ve sözsel becerilerin bir kombinasyonunu içeren geniş bir kültürel hareket doğurdu.

    1980’lerde, rap müziğin popülerliği hızla arttı ve Amerikan müzik endüstrisinde daha fazla yer edindi. Özellikle Run-D.M.C., LL Cool J, ve Public Enemy gibi gruplar ve sanatçılar, bu dönemde rap müziğin ana akım müzik dünyasında yer almasını sağladı. Bu dönemdeki şarkı sözleri, genellikle toplumsal meselelere, siyasi görüşlere ve kişisel deneyimlere odaklanarak dinleyiciler arasında güçlü bir mesaj iletilmesini sağladı.

    1990’lar, rap müziğin altın çağı olarak kabul edilir. Bu dönemde, Tupac Shakur, The Notorious B.I.G., Jay-Z ve Nas gibi sanatçılar, rap müziğin popülerliğini ve etkisini artırdı. Aynı zamanda, bu dönemde Doğu ve Batı kıyıları arasındaki rekabet ve şiddet olayları, rap müziğin toplumsal ve politik etkisini de belirginleştirdi.

    2000’lerin başlarından itibaren, rap müzik dünya çapında popülerliğini korudu ve geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmaya devam etti. Eminem, 50 Cent, Kanye West gibi sanatçılar, bu dönemde rap müziğin ticari başarısını artırdı ve tarzın küresel çapta tanınmasını sağladı. Aynı zamanda, dijital müzik platformlarının yükselişiyle birlikte bağımsız rap sanatçıları da kendilerini ifade etme ve dinleyicilerle doğrudan etkileşime girme imkanı buldular.

    Günümüzde rap müzik, hala gençler arasında en popüler müzik türlerinden biri olarak varlığını sürdürüyor. Dijital teknolojinin etkisiyle, rap müzik dünya çapında bir hareket haline gelmiş ve farklı kültürel bağlamlarda ve dillerde ifade bulmuştur. Rap, toplumsal değişimlere karşı sesini yükselten, gençler arasında bir dayanışma ve ifade biçimi olarak devam ediyor ve bu nedenle de kültürel ve sosyal dönüşümlerin vazgeçilmez bir parçası olmaya devam edecektir.

  • Göz Sağlığınız ve Konforunuz İçin: Kontakt Lensler

    Göz Sağlığınız ve Konforunuz İçin: Kontakt Lensler

    Günümüzde, göz kusurlarını düzeltmek ve görsel konforu artırmak için kullanılan kontakt lensler, optik dünyasının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Geleneksel gözlüklerin yerini alabilen bu ince ve şeffaf lensler, kullanıcılarına daha doğal bir görünüm ve aktif bir yaşam tarzı sunar. Peki, kontakt lens nedir ve nasıl çalışır? Bu makalede, kontakt lenslerin türleri, avantajları, kullanımı ve göz sağlığına etkileri üzerine bir inceleme yapacağız.

    Kontakt Lens Nedir?

    Kontakt lensler, gözün ön yüzeyine doğrudan yerleştirilen ince ve şeffaf plastik veya hidrojel malzemeden yapılan optik düzeltme araçlarıdır. Bu lensler, gözün ön yüzeyine temas ederek ışığın doğru bir şekilde kırılmasını sağlar. İki temel türü vardır: sert kontakt lensler (SKL) ve yumuşak kontakt lensler (YKL). Her birinin kendine özgü avantajları ve kullanım alanları bulunmaktadır.

    Kontakt Lens Türleri

    1. Sert Kontakt Lensler (SKL): Sert kontakt lensler, dayanıklı ve uzun ömürlüdür. Göz yüzeyine tam oturdukları için bazı göz kusurlarını daha etkili bir şekilde düzeltebilirler. Ancak, uyum sağlamak biraz daha zor olabilir.
    2. Yumuşak Kontakt Lensler (YKL): Yumuşak kontakt lensler, daha fazla konfor sağlar ve göz yüzeyine daha kolay uyum sağlar. Kullanıcılar tarafından genellikle daha rahat bulunur ve çoğu kusuru düzeltebilirler.

    Kontakt Lenslerin Avantajları

    • Doğal Görünüm: Kontakt lensler, gözlükler gibi çerçevesizdir ve kullanıcıların doğal görünmesini sağlar.
    • Aktif Yaşam Tarzı: Lensler, spor yaparken veya açık hava etkinliklerinde gözlüklerin rahatsız edici olabileceği durumlarda tercih edilir.
    • Daha Geniş Görüş Alanı: Lensler, genellikle gözlüklerden daha geniş bir görüş alanı sunar.
    • Gözlükle Uyumlu: İsteğe bağlı olarak, kullanıcılar gözlük kullanımıyla birlikte de kontakt lensleri kullanabilirler.

    Kontakt Lenslerin Kullanımı ve Bakımı

    Kontakt lenslerin başarılı bir şekilde kullanılabilmesi için düzenli bakım ve temizlik gereklidir. İşte temel kullanım ve bakım adımları:

    • Temiz Eller: Lensleri takmadan veya çıkarmadan önce her zaman ellerinizi yıkayın.
    • Düzenli Temizlik: Lenslerinizi kullanmadan önce uygun lens solüsyonuyla temizleyin ve bakımını yapın.
    • Süresine Uygun Kullanım: Lenslerinizi belirli bir süreden fazla kullanmayın. Yenisiyle değiştirin.
    • Uyum ve Rahatlık: Lenslerinizi kullanırken rahatlık hissetmiyorsanız veya herhangi bir rahatsızlık yaşarsanız, hemen bir uzmana başvurun.

    Göz Sağlığına Etkileri

    Kontakt lenslerin yanlış kullanımı veya bakımı göz enfeksiyonlarına neden olabilir. Bu nedenle, kontakt lenslerinizi dikkatli bir şekilde kullanmalı ve doktorunuzun tavsiyelerine uymalısınız. Göz sağlığınızı korumak için düzenli göz muayeneleri yapmayı unutmayın.

    Kontakt lensler, göz kusurlarını düzeltmek ve görüş konforunu artırmak isteyen birçok insan için mükemmel bir seçenektir. Ancak, bu lenslerin başarılı bir şekilde kullanılabilmesi için doğru kullanım ve bakım çok önemlidir. Göz sağlığınızı korumak için düzenli doktor kontrolleri yaparak ve kontakt lenslerinizi doğru bir şekilde kullanarak, görme deneyiminizi daha da iyileştirebilirsiniz.

  • Kibele – Ana Tanrıça’nın İzinde

    Kibele – Ana Tanrıça’nın İzinde

    İnsanlık tarihinde çeşitli kültürler ve medeniyetler, tanrı ve tanrıçalara derin bir saygı duymuş ve onları ibadet etmiştir. Bu tanrı ve tanrıçalar, toplumların inanç sistemlerini, kültürlerini ve değerlerini yansıtmıştır. Bu anlamda, Anadolu’nun eski mitolojisi ve kültüründe önemli bir yere sahip olan Kibele, bereketin, doğurganlığın ve anneliğin sembolü olarak öne çıkmaktadır.

    Kibele’nin Kökeni ve Tanrıça Olarak Yükselişi

    Kibele, antik Anadolu’nun ana tanrıçalarından biri olarak kabul edilir. Kökenleri, Lidya ve Frigya gibi eski Anadolu bölgelerine dayanır. Kibele, toprak ana olarak da bilinir ve doğanın bereketini temsil eder. Genellikle taçlı bir şekilde betimlenir ve genellikle aslanlar, boğalar veya keçiler gibi doğanın sembollerine eşlik eder. Kibele’nin heykelleri ve tasvirleri, zenginliği ve doğurganlığı simgeleyen büyük göğüsleriyle tanınır.

    Kibele kültü, zamanla Yunan mitolojisiyle de etkileşime girdi ve Yunanlar Artemis, Demeter ve Hestia gibi tanrıçaları Kibele ile özdeşleştirmeye başladı. Roma İmparatorluğu döneminde ise Kibele kültü Roma’ya yayıldı ve Büyük Ana veya Magna Mater olarak bilinmeye başlandı. Bu dönemde Kibele’nin rahipleri olan “Galli” veya “Gallae” olarak bilinen eunuklar, dini törenlerde önemli bir rol oynadılar.

    Kibele Kültü ve İbadeti

    Kibele kültü, doğanın döngüsüne ve toprağın verimliliğine odaklanır. Bu kült, tarım ve doğurganlığı desteklemek amacıyla düzenlenen dini ritüelleri içerir. İnsanlar, Kibele’ye verilen ibadetler ve törenler aracılığıyla ondan bereket ve koruma dilemekteydi. Bu ritüellerde müzik, dans ve şenlikler önemli bir rol oynardı. Kibele’nin rahipleri tarafından gerçekleştirilen bu törenlerde, tanrıça ile toprak ve doğa arasındaki bağ vurgulanırdı.

    Kibele’nin Anlamı ve Günümüzdeki Etkileri

    Kibele’nin sembolleri ve hikayesi, kadın gücü, doğa sevgisi ve toplumsal denge gibi kavramları yansıtır. Onun kültü, insanların doğaya saygı göstermesi gerektiğini ve toprağın bereketini korumanın önemini vurgular. Aynı zamanda Kibele, kadının doğurganlık ve anneliği sembolize etmesi nedeniyle kadın hakları hareketlerinin ve feminizmin ilham kaynaklarından biri olmuştur.

    Kibele antik Anadolu’nun en saygın tanrıçalarından biridir ve doğanın bereketi, doğurganlık ve kadın gücünün sembolü olarak önemli bir yere sahiptir. Onun hikayesi ve kültü, insanların doğayla uyum içinde yaşamasının ve kadınların güçlerini kutlamanın bir yolu olarak günümüze de yansımıştır. Kibele, geçmişten günümüze uzanan bir mirasın taşıyıcısı olarak, insanlığın köklerine ve doğaya olan bağını hatırlatmaya devam etmektedir.

  • Bağ-Kurluyum Sigortalı Çalışabilir Miyim?

    Bağ-Kurluyum Sigortalı Çalışabilir Miyim?

     

    Bağ-Kurluyum Sigortalı Çalışabilir miyim? Bağ-Kur üyelerinin 6111 sayılı Kanun kapsamında sigortalı istihdamı mümkündür.

     

    Bağ-Kurluyum Sigortalı Çalışabilir miyim? Buna göre, prime esas kazanç üst sınırını aşmamak kaydıyla, 4B Bağ-Kur ödemelerini aynı anda, 4A sigortası kapsamındasınız. Bağ-Kur üyesi olarak bir şirkette veya esnafta çalışıyorsanız aynı zamanda sigortalı başka bir işyerinde çalışabilirsiniz. Bu noktada Bağ-Kur primleri de 4A kapsamında değerlendirilmektedir.

     

    Hem SSK Hem De Bağ-Kur’a Üye Olmak Mümkün Müdür?

     

    Bağ-Kur vatandaşlarının aynı anda SSK ve Bağ-Kur’a üye olabilmeleri için 5510 sayılı Kanun kapsamında SSK çalışanı olarak işe başlamaları halinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na yazılı olarak bildirimde bulunmaları gerekmektedir. Bu sayede aynı anda Bağ-Kur’a prim ödeme hakkı da elde edilebilmektedir. Bağ-Kur’lu bir kişinin SSK’lı olarak farklı bir işyerinde çalışması halinde çifte emekli maaşı alması mümkün değildir. Bu aşamada ödenen SSK ve Bağ-Kur primleri, kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre iş kazası ve meslek hastalığı durumlarında sigorta kapsamındaki kısa vadeli branşlarında SSK primlerine aktarılır.

     

    Bağ-Kur Ve Sosyal Güvenlik Kurumu Olanların Erken Emeklilik Hakkı Var Mı?

     

    Yaşa uygun erken emeklilik sistemi hem Bağ-Kur’da hem de SSK’da geçerlidir. Her iki sigorta alanından da prim ödemek göreceli olarak daha yüksek emekli maaşı alınmasını sağlasa da emekliliğin ana kuralı yaştır. Buna göre belirli bir prim gününün, sigorta süresinin ve yaşının doldurulması oldukça önemlidir. Buna göre yaşlılıkta emeklilik hakkı ile 3600, 4500 ve 5400 prim günü elde edilebilir. 15 yıl sigortalı çalışmayı ve ilk sigorta başlangıç ​​tarihinden itibaren 3600 günü dolduranların bu hakka sahip olabilmeleri için yaş şartları şunlardır:

     

    l 2002-2005 yılları arasında bu süreyi tamamlayan kişiler 56 yaşında emekliliğe hak kazanırlar.

    l 2005-2008 yılları arasında bu süreyi tamamlayan kişiler 57 yaşında emeklilik hakkına sahip olurlar.

    l 2005-2011 yılları arasında bu süreyi tamamlayan kişiler 58 yaşında emekliliğe hak kazanırlar.

    l 2011-2014 yılları arasında bu süreyi tamamlayan kişiler 59 yaşında emeklilik hakkına sahip oluyorlar.

    l 2014 yılından sonra bu süreyi tamamlayanlar 60 yaşında emekli oluyor.

     

    İlginizi Çekebilir: İzmir’de gevrek ve boyozun yeni fiyatı 5 lira