Kategori: Magazin

  • Kimpur, 2023 Entegre Raporu'nu Yayınladı

    Kimpur, 2023 Entegre Raporu'nu Yayınladı

    Kimpur’un sürdürülebilir bir gelecek için yaptığı yatırımlara ve gelecek hedeflerine ışık tutan Entegre Raporu, şirketin geçtiğimiz yıl da sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımını sürdürerek yatırımlarına devam ettiğini ortaya koydu.

    Çevre, sosyal ve yönetişim alanlarındaki faaliyetlerini paydaşlarıyla şeffaf bir şekilde paylaşmak amacıyla 2020 yılından itibaren her yıl düzenli olarak rapor yayınlayan Kimpur, bu yıl da 2023 Entegre Raporunu yayınladı. Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi’nin (International Integrated Reporting Council – IIRC) entegre raporlama kriterlerine göre hazırlanan Entegre Rapor ile şirketin sürdürülebilirlik alanında ortaya koyduğu gelişim ve gelecek hedefleri yıllık olarak paylaşılıyor. Kimpur’un 2023 Entegre Raporu, 1 Ocak ile 31 Aralık 2023 dönemini kapsıyor ve Kimpur’un sürdürülebilir bir gelecek için yaptığı yatırımlara ve gelecek hedeflerine ışık tutuyor. Kimpur CEO’su Cavidan Karaca, “2023 Entegre Raporumuz, sürdürülebilirlik ve yenilikçilik alanında kaydettiğimiz ilerlemeyi ve geleceğe olan bağlılığımızı yansıtıyor. Sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz ve bu yılki çalışmalarımızı ‘Sürdürülebilir Gelecek için Dönüşüm’ bakış açısıyla gerçekleştirdik. İklim krizi ve karbon yönetimi, sürdürülebilir ürün yönetimi, çalışan hakları, sürdürülebilir büyüme, inovasyon ve teknoloji ve tedarik zinciri yönetimi olarak belirlediğimiz önceliklerimiz doğrultusunda kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirleyerek İklim Değişikliği Yol Haritamızı oluşturduk. Çevresel ve sosyal sorumluluklarımızı yerine getirirken, ekonomik büyümeyi destekleyen stratejilerimizi paydaşlarımızla paylaşmaktan gurur duyuyoruz.” dedi.

    Dünyanın ilk 10 poliüretan sistem evinden biri olmayı hedefliyor

    Kimpur, yüksek katma değerli ürün portföyü, güçlü ihracat performansı ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımı ile büyümeye devam ederek toplam aktif büyüklüğünü yaklaşık 9 milyar TL’ye yükselttiğini açıklamıştı. 2022 yılı sonuçlarına göre, Türkiye’nin İlk 1000 İhracatçı Listesi’nde 112 basamak birden yükselerek ilk 500 ihracatçı firma arasında yer almıştı. Ayrıca, Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu (İSO 500) listesinde yükselişini sürdürerek 204. sıraya yerleşmişti. Bu yılki sonuçlara göre ise, Kimpur Türkiye’nin İlk 1000 İhracatçı Listesi’nde 443. sırada ve İSO 500’de ise 188. sırada yer aldı. 

    İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği üyesi firmalar arasında, Plastik Hammadde İhracatı Kategorisinde ise ihracat rekortmeni poliüretan sistem evi oldu. Şirket, geçtiğimiz aylarda açıklanan Ravago Petrokimya iş birliği ile Düzce tesisindeki ek 85 Kt üretim kapasitesini de 2025 yılının ilk çeyreğinde devreye alınmasıyla 220 bin tondan fazla poliüretan kapasitesine ulaşmayı ve dünyanın en büyük üretim kapasitesine sahip ilk 10 poliüretan sistem evinden biri olmayı hedefliyor. 

    2030 yılına kadar karbon emisyonlarını yüzde 33 azaltmayı hedefliyor

    2022 yılında Gebze tesisindeki GES santrali kurulumunu tamamlayan ve bu tesisinde elektrik tüketiminin yüzde 20’sini yenilenebilir enerjiden karşılamayı hedefleyen Kimpur, 2023 yılında da Düzce tesisinde güneş enerjisi santrali kurulumunu tamamladı. Şirket bu sayede yıllık elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 55’ini karşılayarak karbondioksit salınımını yılda yaklaşık 679 ton azaltmayı hedefliyor. Kimpur Pazarlama ve Sürdürülebilirlik Direktörü Derya Esnaf, sürdürülebilir dönüşüm projelerine de hız kesmeden devam ettiklerine değinerek “2030 İklim Değişikliği Yol Haritamız kapsamında, öncelikle karbon emisyonlarımızı 2030 yılına kadar yüzde 33 oranında azaltmayı hedefliyoruz. Enerji verimliliği projeleri ve yenilenebilir enerji kullanımıyla çevresel etkilerimizi minimize etmek için çaba gösteriyoruz. 2023 yılında Düzce tesisimizin devreye girmesiyle üretim miktarımızın yüzde 28 oranında artış göstermesine rağmen birim karbon ayak izimizi sabit tutmayı başardık. Ayrıca, ürünlerimizde geri dönüştürülmüş ve biyo-bazlı ham maddelerin kullanımını artırmayı, 2030 yılına kadar tüm ürün gruplarımızda yüzde 25 oranında biyo veya geri dönüştürülmüş içerik kullanmayı hedefliyoruz. Ürünlerimizin yaşam döngüsündeki hesaplamaları için altyapı çalışmalarımızı tamamladık. 2025 yılına kadar tüm ürünlerimizin ürün yaşam döngülerini tamamlamayı planlıyoruz. Çevreye ve topluma olan katkılarımızı artırmak için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” dedi.   

     

    Kimpur, BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’ne girdi 

    Şirketin sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımı bağımsız değerlendirme kuruluşlarının bu konudaki endekslerine de yansıdı. Kimpur, uluslararası sürdürülebilirlik derecelendirme şirketi Refinitiv’in dünya genelinde halka açık 500 kimya şirketini baz alarak yaptığı çalışmada, 70 üstü puan ile 104.sırada yer aldı. Bu sonuçla, Türkiye’de borsada işlem gören şirketlerden oluşan BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’ne girmeyi başardı ve bu listede yer alan tek yerli Poliüretan sistem evi oldu.  

     

    Sürdürülebilir projelerde iş birliklerini artıran Kimpur, geçtiğimiz yılda Avrupa Horizon projeleri, Eurostar projeleri, SAYEM Yeşil Dönüşüm projeleri için üniversiteler ile ortak çalışmalar yürüttü. Yeşil ürün gamını geliştirerek sektöre içeriğinde biyo bazlı ürünlerin de yer aldığı 6 yeni çevre dostu sistem kazandırdı.

     

    Toplumsal cinsiyet eşitliği için aktif bir rol üstlenmeyi amaçlıyoruz

    Kimpur CEO’su Cavidan Karaca, çevreye yönelik katkılarının yanı sıra sosyal anlamda da topluma fayda sağlamayı amaçladıklarını belirterek “Çalışanlarımızın haklarını, sağlık ve güvenliklerini her zaman önceliğimize alıyoruz. Etkili sonuçların ancak işinde uzman ve motive çalışanlarla elde edilebileceğine inanıyoruz. Kadınların iş yaşamında güçlenmesini desteklemek ve toplumsal cinsiyet eşitliği için aktif bir rol üstlenmek amacıyla Kadının Güçlenmesi Prensiplerinin imzacısı olduk. Kimpur olarak WEPs ilkelerini taahhüt etmenin ötesinde bu ilkeleri iş hayatımızın her alanında hayata geçiriyoruz.  Kadın çalışan oranlarını sürekli olarak artırmaya çalışırken, yönetim ekibimizde de yer almalarını destekliyoruz. Bunun yanı sıra topluma fayda sağlamak için de çaba gösteriyoruz. 2023 yılında tüm ülkemizi yasa boğan 6 Şubat depremlerinde ilk günden itibaren bölgeye destek olmak için çaba sarf ediyoruz. Bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da her daim ülkemizin yanında olmaya devam edeceğiz.” dedi. 

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Gençler staj döneminde ucuz iş gücü olmak istemiyor

    Gençler staj döneminde ucuz iş gücü olmak istemiyor

    Son yıllarda gençlerin büyük çoğunluğu, eğitim aldıkları alanda staj yapmak yerine yaz aylarında market, restoran, kafe, otel ve perakende satış mağazalarında çalışmayı tercih ediyor. Gençlerin bu tercihinin kaynağına dair Eleman net CEO’su Levent Dicle, “Stajyerlerin sıkça ucuz iş gücü olarak görülmesi ve yasal çalışma saatlerini aşan sürelerde çalıştırılmaları ciddi bir problem oluşturuyor. Özellikle turizm bölgelerindeki dönemsel çalışmalarda beslenme ve barınma konularında sıkıntı yaşanıyor” dedi.

    Gençlerin yaz tatillerinde staj yerine hizmet sektöründe çalışma tercihini değerlendiren Eleman net CEO’su Levent Dicle, şu açıklamalarda bulundu: “Yaz aylarında hizmet sektöründe ciddi bir iş artışı yaşanıyor. Özellikle tatil bölgelerinde marketler, restoranlar, kafeler, oteller ve perakende satış mağazaları eleman arayışına giriyor. Bu da gençler için hızlıca iş bulma imkanı sağlıyor. Finansal açıdan bakıldığında, hizmet sektöründe çalışarak elde edilebilecek gelir oldukça cazip. Aylık kazanç, bölgelere göre değişiklik gösterse de ortalama 26.000 TL seviyelerine ulaşıyor. Bu da gençlerin kendi masraflarını karşılamaları ve birikim yapmaları için önemli bir fırsat sağlıyor.”

     “Stajyerlerin büyük bir kısmı maaş almıyor”

    Staj imkanlarının sınırlı olmasının da gençlerin tercihinde etkili olduğunu belirten Dicle, “Staj imkanlarının yetersizliği büyük bir sorun. Öğrenciler, eğitimini aldıkları veya aradıkları alanlarda staj bulmakta zorlanıyorlar. Birçok şirket stajyer kabul etse de, bu stajlar genellikle öğrencilere anlamlı mesleki deneyim kazandırmaktan uzak kalabiliyor. Finansal konular da ciddi bir sorun. Birçok stajyer ya maaş almıyor ya da asgari ücretin altında bir maaşla çalışmak zorunda kalıyor. Asgari ücretin altında gelirle geçinmek gençler için oldukça zorlayıcı oluyor” dedi.

    “Stajyerlerin ucuz iş gücü olarak görülmesi ciddi bir problem”

    Turizm sektöründe gençlerin karşılaştığı staj problemlerine dikkat çeken Dicle, “Turizm sektöründe staj yapan öğrenciler, adapte olma ve iş rotasyonu gibi önemli uygulamaların eksikliğinden muzdarip. Maalesef bu durum öğrencilerin işe alışmalarını zorlaştırıyor. Ayrıca, stajyerlerin sıkça ucuz iş gücü olarak görülmesi ve yasal çalışma saatlerini aşan sürelerde çalıştırılmaları da ciddi bir sorun. Bu sektörde beslenme ve barınma konularında da sıkıntılar yaşanıyor. Özellikle mevsimlik olarak çalıştıkları tesislerde gerekli ilgi ve koşulların sağlanmaması, staj sürecinin daha başından motivasyon kaybına neden oluyor” diye konuştu.

    “Eğitici ve verimli işlere yönlendirilmeliler” 

    Şirketlerin staj dönemlerini daha verimli ve ilgi çekici hale getirmek için neler yapabileceklerine dair önerilerde bulunan Dicle, “Adil bir çalışma ortamı sağlamak en kritik adımlardan biri. Stajyerlere adil ve saygılı davranmak, onların motivasyonunu ve verimliliğini artırır. Mesleki gelişim açısından bakıldığında, stajyerlerin kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam sunmak çok önemli. Onları sadece önemsiz işlerle meşgul etmek yerine, gerçek projelerde yer almalarını sağlamak, öğrenme süreçlerini hızlandırır ve onlara değerli deneyimler kazandırır. Şirket içi eğitim programları ve düzenli geri bildirimlerle beslemek stajyerlerin ilgisini çekecektir” ifadelerini kullandı.

    “10 stajyerden 3’ü staj yaptığı yerde işe giriyor”

    Staj yapan gençlerin sonrasında iş bulma şansına dair de görüş bildiren Dicle, “Staj dönemleri, işverenler açısından bir tecrübe birikimi olarak kabul görüyor. İyi bir yerde staj yapmış gençler, iş arayışına girdiklerinde bu deneyimlerinden dolayı avantajlı hale geliyorlar. Ancak ülkemizde staj yapan gençlerin, staj yaptıkları yerde işe girme oranları düşük. Her 10 stajyerden 3’ü staj yaptığı yerde kadrolu olarak işe girebiliyor” dedi.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Kuru kayısı 2023/24 sezonunu 399 milyon dolarlık ihracatla kapattı

    Kuru kayısı 2023/24 sezonunu 399 milyon dolarlık ihracatla kapattı

    Vücudun A vitamini ve demir ihtiyacının karşılanmasını sağlayan kuru kayısıda dünyanın ihtiyacını Türkiye karşılıyor.

    Türkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu kuru kayısıda 2023/24 sezonu 66 bin 832 ton karşılığında 399 milyon dolar olarak gerçekleşti. Kuru kayısı ihracatı 2022/23 sezonunda miktar bazında 80 bin 388 ton olurken, döviz karşılığı 434 milyon 272 bin dolar olmuştu.

    2022/23 sezonunda kuru kayısının ortalama ihraç fiyatı ton başına 5 bin 402 dolar iken, 2023/24 sezonunda yüzde 10,5’lik artışla 5 bin 967 dolara yükseldi. Bu artış sayesinde kuru kayısı ihracatı miktar bazında yüzde 17 düşerken, döviz getirisindeki azalma yüzde 8 ile sınırlı kaldı.

    Işık: “2024/25 sezonunda 107 bin ton kuru kayısı ihracatı hedefliyoruz”

    2024/25 sezonuna sarı kayısıda ‘Altın yıl’ hedefiyle girdiklerini dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, 107 bin ton olarak öngörülen rekolte ve 20 bin ton stokla sezona girdiklerini, önümüzdeki sezon 100 bin ton ihracat yaparak ihraç pazarlarını çeşitlendirmeyi, dünya tüketicilerine daha fazla kuru kayısı ulaştırmayı hedeflediklerini kaydetti.

    “Bu yıl hava koşulları kuru kayısı üretimini artırdı” diyen Işık, “Kuru kayısı antioksidan zengini bir meyve, kolesterolü düşürürken, kasları besliyor, bağırsak dostu ve sindirim sistemini destekliyor. Kuru kayısı da pazarı artıracak hamlelerimiz olacak. Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan, Avustralya, Çin, Japonya, Brezilya, Güney Kore gibi uzak pazarlarına yoğunlaşacağız. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı gıdalar listesinde yer alan, üretim ve ihracatında dünya lideri olduğumuz kuru kayısıyı daha çok tüketiciye ulaştıracağımız bir sezon bizi bekliyor. 2013 yılında 117 bin ton ihracat yapmıştık. 100 bin ton bandında ihracat yaptığımız sezonlar var. Aynı başarıyı bu sezonda tekrarlamak için çalışacağız. Türk ihracatçılarının networkü bu ihracata olarak sağlıyor” şeklinde konuştu.

    “Bu yıl hava koşulları kuru kayısı üretimini artırdı” diyen Işık, “Kuru kayısı antioksidan zengini bir meyve, kolesterolü düşürürken, kasları ve kesimleri besliyor, bağırsak dostu ve sindirim sistemini destekliyor. Kuru kayısı da pazarı artıracak hamlelerimiz olacak. Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan, Avustralya, Çin, Japonya, Brezilya, Güney Kore gibi uzak pazarlarayoğunlaşacağız. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı gıdalar listesinde yer alan, üretim ve ihracatında dünya lideri olduğumuz kuru kayısıyı daha çok tüketiciye ulaştıracağımız bir sezon bizi bekliyor. 2013 yılında 117 bin ton ihracat yapmıştık. 100 bin ton bandında ihracat yaptığımız sezonlar var. Aynı başarıyı bu sezonda tekrarlamak için çalışacağız. Türk ihracatçılarının networkü bu ihracata olanak sağlıyor” şeklinde konuştu

    Türk kayısısını en çok Amerikalılar sevdi

    Amerika Birleşik Devletleri, 63,6 milyon dolarlık kuru kayısı talebiyle zirvede yer aldı. Ege İhracatçı Birlikleri’nin ABD’de Türk gıda ürünlerinin daha çok talep edilmesi için sürdürdüğü Turkish Tastes isimli TURQUALITY Projesi, kuru kayısımızın ABD pazarındaki ihracatını artırdı.

    Kuru kayısı ihracatında ikinci sırada 33,7 milyon dolarlık taleple Fransa yer alırken, zirvenin üçüncü sırasında 29,8 milyon dolarlık ihracatla Almanya yer aldı. Bu ülkeleri 18,6 milyon dolarlık taleple Avustralya ve 16,5 milyon dolarla Brezilya takip etti.

    Türkiye’den kuru kayısı ihracatında Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği 195 milyon dolarlık tutarla lider olurken, Güneydoğu Anadolu İhracatçıları Birliği 131 milyon dolarlık kuru kayısı ihraç etti. Akdeniz İhracatçı Birlikleri 37 milyon dolarlık kuru kayısı ihracatına imza attı.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • AgeSA Her Yaşta Fonu için 4. Dönem Başvuruları Başladı

    AgeSA Her Yaşta Fonu için 4. Dönem Başvuruları Başladı

    2024 – 2025 döneminde toplam 1 milyon 250 bin TL hibenin dağıtılacağı başvuru detayları belli oldu. Yaşlıların iyi olma halini destekleyen, yaşlılık ve yaşlanma alanlarıyla ilgili konularda projeleri bulunan sivil toplum kuruluşları, bir eş başvuranla birlikte fona başvurabiliyor. 

     

    Her Yaşta kurumsal sosyal sorumluluk projesiyle Türkiye’de “yaşlanma” ile ilgili toplumsal sorunu ele alan ilk şirket olan AgeSA, yaşlılık ve yaşlanma alanında yapılan sivil toplum çalışmalarını desteklemek ve yeni projeleri teşvik etmek amacıyla kurduğu “Her Yaşta Fonu”nun 4. dönem çalışmalarına başladı.

     

    Sivil toplum kuruluşlarının (STK) yaşlılık ve yaşlanma alanlarıyla ilgili projelerine destek veren Her Yaşta Fonu’na bu yıl başvuracak STK’ların;

    • Yaşlılara ve yaşlılığa dair ayrımcı yaklaşımları değiştirmeyi hedefleyen çalışmalar ve kampanyaları,
    • Yaşlılara yönelik oluşturulan dil temelli ayrımcılıkla mücadele eden projeleri,
    • Sivil toplum, özel sektör, kamu kurumları ve yerel yönetimlerin iş birliği kapsamında kurumların yaşlıların lehine ortak ve kalıcı çözümler üretmelerini destekleyen faaliyetleri,
    • Kamusal hayata katılımı geliştirme temelinde yaşlıları güçlendiren projeler gibi yaşlılık alanındaki çalışmaların güçlenmesine katkı sağlamaları bekleniyor.

    Ayrıca STK’ların; kamu kurumları, yerel yönetimler gibi farklı paydaşlarla iş birliği modelleri geliştirmeleri hedefleniyor. Bu doğrultuda “Yaşlanma Alanında Ortaklıklar ve Ağlar” temasıyla gerçekleştirilecek fonun bu dönemine başvuracak kuruluşların, en az bir eş başvuran ile ortak başvuru yapması bekleniyor.

    Her Yaşta Fonu kapsamında bu yıl STK’lara toplam 1 milyon 250 bin TL hibe dağıtılacak. Her Yaşta Fonu için son başvuru tarihi 13 Eylül Cuma günü saat 18.00 olacak. Sonuçlar ise Ekim ayında açıklanacak. 

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Akbank, Yılın İlk Yarısındaki Güçlü Sürdürülebilirlik Performansıyla Toplum ve Çevre için Değer Yaratmaya Devam Etti

    Akbank, Yılın İlk Yarısındaki Güçlü Sürdürülebilirlik Performansıyla Toplum ve Çevre için Değer Yaratmaya Devam Etti

    Bu dönemde yenilediği sendikasyon kredisiyle Türk ekonomisine 600 milyon dolar destek sağlayan Akbank, Net-Sıfır Bankacılık Birliği’ne üye olarak da 2030 yılı için güçlü taahhütlerini ve yol haritasını açıkladı. Akbank aynı zamanda toplumsal kalkınmayı destekleyen projelerine yatırım yapmaya devam etti.

     

    Akbank, sürdürülebilir finansman, ekosistem yönetimi, iklim değişikliği ve insan ve toplum odaklı çalışmalarına her yıl hedeflerini aşan bir başarıyla devam ediyor. Bu kapsamda Akbank, 2024 yılının ilk yarısında sürdürülebilirlik alanındaki güçlü performansını sürdürdü.

    Sürdürülebilirlik alanında kararlı adımlar atmaya devam ettiklerini belirten Akbank Genel Müdürü Kaan Gür: “İnsanı odağımıza alarak sürdürülebilir finansman araçlarımızdan kadın girişimcilere yönelik mentorluk çalışmalarına, gençleri geleceğe hazırlayan sosyal yatırımlarımızdan sanata sunduğumuz uzun soluklu desteklerimize kadar hayatın her alanında sürdürülebilirlik için çalışıyoruz. 2023 yılında elde ettiğimiz başarıların ardından 2024’ün ilk yarısında da güçlü bir sürdürülebilirlik performansı sergiledik. Bir yandan uluslararası ağlarla iş birliğimizi ve küresel taahhütlerimizi güçlendirirken bir yandan tüm paydaşlarımızın sürdürülebilir geleceği için yürüttüğümüz çalışmalara ivme kattık. Uzun vadeli hedeflerimizle ülkemizin düşük karbon ve kapsayıcı ekonomisine katkı sağlamaya devam edeceğiz” dedi. 

    Net-Sıfır Bankacılık Birliği’ne katıldı

    Akbank, 2050 yılına dek Net Sıfır Banka olma hedefini Net-Sıfır Bankacılık Birliği’ne (NZBA) katılımıyla güçlendirdi. Birleşmiş Milletler liderliğinde oluşturulan ve kredi ve yatırım portföylerini 2050 yılına kadar net sıfır emisyonla uyumlu hale getirmekte kararlı 140’tan fazla bankayı bir araya getiren Net-Sıfır Bankacılık Birliği üyeliği kapsamında Akbank, 2030 yılı emisyon azaltım hedeflerini ve sektörel stratejilerini de açıkladı. Bu doğrultuda Akbank, finanse ettiği emisyon yoğunluğunu 2030 yılına kadar, 2021 baz yılına göre enerji üretimi faaliyetlerinde %60, çimento üretiminde %23,8 ve demir çelik üretiminde %29 azaltmayı hedefliyor. Ayrıca Akbank, Net-Sıfır hedefleri doğrultusunda, adil geçiş prensiplerini de dikkate alarak, 2040 yılına kadar kömürden çıkış taahhüdünde bulundu. Böylece yenilenebilir enerjiye dönüş ve iklim değişikliğiyle mücadelenin bir kere daha altını çizdi.

     

    Akbank Sürdürülebilirlik Temalı Sendikasyon Kredisini Rekor Taleple Yeniledi

    Akbank rekor taleple %120 oranında yenilediği sendikasyon kredisiyle Türk ekonomisine 600 milyon dolar destek sağladı. 367 gün vadeli sendikasyon kredisinin maliyeti SOFR+%2,50 ve Euribor+%2,25 olarak gerçekleşti. Bankanın sürdürülebilirlik temalı işlemine, 16 yeni bankanın katılımıyla toplam 20 ülkeden 45 banka katıldı.

     

    Sürdürülebilir finansmanda emin adımlar atmaya devam edildi 

    Akbank, 2023 yılı sonunda sürdürülebilir finansman alanındaki 2030 hedefini dört katına çıkartarak 800 milyar TL olarak güncelledi. Bu kapsamda çalışmalarını aralıksız sürdüren Banka, yılın ilk yarısında 81 milyar TL sürdürülebilir finansman sağladı ve böylece bu alanda 2021’den bu yana toplam 307 milyar TL kaynak yaratmış oldu. 

     

    Çevresel Sosyal Yönetişim (ÇSY) temalı ve ÇSY skorlu fonların yatırımcı sayısı yılın ilk yarısında %188 arttı

    Toplam ÇSY temalı ve ÇSY skorlu fonların hacmi ise 2024’ün ilk yarısında 396 bin yatırımcıyla toplam 12.2 milyar TL’ye ulaştı. Yatırımcı sayısı ise sene başından bu yana %188 artış gösterdi. Müşterilerinin ÇSY alanlarında iyi performans gösteren şirketlere yatırım yapabilmesini sağlayan pek çok yatırım seçeneği sunan Akbank, son olarak, açtığı yeni web sitesi iyigelecegeyatirim ile yatırım sahiplerini dünyanın ve toplumların yararına olacak alanlara ve şirketlere yatırım yapmaya teşvik ediyor. 

     

    Girişim ekosistemine verdiği güçlü desteği devam ettirdi 

    KOBİ’lerin dijitalleşmesi ve finansal olarak daha da güçlenmesi hedefiyle kurulan Akbank Dönüşüm Akademisi ile 2022’den bu yana 18 bin KOBİ’ye ulaşıldı. Yenilikçi hizmetleriyle kadın girişimcilerin ve liderlerin yanında yer alan Akbank, aynı zamanda TurkishWIN iş birliğinde BinYaprak Kadın Girişimci Mentorluk Programı’nı başlattı. Program kapsamında 100 girişimci kadın, 100 mentor ile bire bir mentorluk desteği alıyor. 

    Akbank, inovasyon merkezi Akbank LAB çatısı altında, kendi girişimlerini kurmak isteyen çalışanlarını desteklemek amacıyla da Akbank+ programını yürütüyor. Programın ikinci döneminde Akbank, oyun stüdyolarının pazarlama faaliyetlerinde veri odaklı kararlar almalarını sağlayan Metriqus girişimine 400 bin dolar yatırım sağladı. Akbank+’ın ilk döneminde atık süreçlerini dijitalleştiren Waste Log ve elektrikli araç sahiplerinin deneyimlerini iyileştiren Voltla girişimlerine yapılan yatırımla birlikte, gerçekleştirilen toplam yatırım 1 milyon 400 bin dolara ulaştı.  

    Toplumsal fayda projelerinin odağında gençler yer alıyor

    Akbank, gençlerin geleceğin yetkinliklerine hazırlanmaları, potansiyellerini keşfetmeleri ve hayallerini gerçekleştirmeleri için de yol arkadaşlığı sürdürüyor. Bu kapsamda, Akbank Gençlik Akademisi 2024’ün ilk yarısında 24 bin gence ulaştı ve böylece 2020 yılından bu yana Türkiye’deki 208 üniversitenin tamamından 160 bine yakın gence eğitim, mentorluk ve deneyim fırsatları sundu. Aynı zamanda deprem bölgesinde gençlerin yeni yetkinlikler kazanması için yürüttüğü Akbank Güzel Yarınlar Hareketi ile de Eylül 2023’ten bu yana 590 atölye ve 1026 saat etkinlik ile yaklaşık 8600 gence ulaşıldı. Akbank’ın gençlerin gönüllülük konusunda farkındalık kazanmasına, duyarlı oldukları konularda harekete geçmesine aracılık etmek amacıyla 2015 yılında başlattığı Şehrin İyi Hali Platformu, üniversite turnesini tamamladı ve 1000’den fazla öğrenciyle buluştu.

    Ölçeği ve kapsamı ile Türkiye ve Avrupa’nın en büyük ileri dönüşüm projelerinden birine imza atan Akbank, ‘Dönüşümde Gelecek Var’ projesi ile deprem bölgesinde yüzbinlerce öğrencinin eğitimini desteklemek için çalışıyor. Akbanklıların işlevini tamamlayan ofis mobilyaları, yeni başlangıçlar için sınıf panolarından dolaplara, masalardan sıralara ve öğretmen küsülerine kadar binlerce okul mobilyasına dönüşüyor. Dönüşümde Gelecek Var projesi ile şu ana kadar ileri dönüştürülen yaklaşık 5300 okul mobilyası, deprem bölgesindeki 360 ilköğretim okuluna teslim edildi.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Odeabank'ta iç denetimin kalitesi uluslararası ölçekte tescillendi

    Odeabank'ta iç denetimin kalitesi uluslararası ölçekte tescillendi

    Odeabank‘ın iç denetim faaliyetleri kalite ve güvence değerlendirmesini başarıyla geçti. Odebank Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın, Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü’nün öngördüğü standartlara ve etik kurallara bağlı olduğu, çalışmalarını en üstün uygunluk derecesinde yürüttüğü tescillendi.

     

    Türkiye’nin genç, dinamik ve yenilikçi bankası Odeabank, iç denetim faaliyetlerinde önemli bir başarıya imza attı. Odeabank Teftiş Kurulu Başkanlığı, Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü (IIA) standartları ve etik kuralları çerçevesinde yapılan ‘kalite güvence’ değerlendirmesinden uygunluk notuyla geçti. Danışmanlık ve denetim şirketi PwC Türkiye tarafından hazırlanan raporda, Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın IIA’ın öngördüğü en üst uygunluk derecesinde çalıştığı vurgulandı. Raporda ayrıca, banka genelindeki iç denetim faaliyetlerinin bağımsız, objektif ve etkin bir şekilde yürütüldüğünün de altı çizildi. Teftiş Kurulu’nun, bankanın bütün operasyonlarının önemli bir parçası olarak görüldüğü ve üst yönetim tarafından güçlü şekilde desteklendiği de belirtildi.

     

    Odeabank’a tüm kategorilerde geçer not!

     

    Odeabank İç Sistemler Genel Müdür Yardımcısı Tolga Usluer, PwC tarafından hazırlanan raporun, kendileri açısından son derece önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Bankamızın Teftiş Kurulu Başkanlığı faaliyetlerinin, PwC firması tarafından ‘Kalite Güvence Değerlendirmesine tabi tutularak yapılan değerlendirme sonucunda en üst uygunluk derecesinde işletildiğini öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Değerlendirmede ayrıca iç denetim faaliyetlerimizin bağımsız, objektif ve etkin bir şekilde yürütüldüğü, Teftiş Kurulu Başkanlığımızın tüm paydaşların ihtiyaç ve beklentilerine en iyi seviyede karşılık verdiği de belirtiliyor. Teftiş Kurulu ekibimizin faaliyetleri kapsamında gözden geçirilen standartlarla aldığımız geçer not, uluslararası değerlendirmelere olan bağlılığımızı ortaya koyuyor. Başarıda emeği geçen tüm müfettişlerimizi tebrik ediyorum.”

     

    İç denetim nasıl denetlendi?

     

    PwC değerlendirmesinde, IIA standartlarına, etik kurallara ve Odeabank Teftiş Kurulu Başkanlığı Yönetmeliği’ne uyum, araç ve tekniklerin kullanımı, personelin bilgi, tecrübe ve uzmanlıkları, denetim faaliyetlerinin bankaya sağladığı katma değer gibi konular ele alındı. Banka üst yönetiminin iç denetimden beklentilerinin karşılanma seviyesi, denetim faaliyetlerinin iyi uygulamalara kıyasla durumu, etkinliği ve yeterliliği de masaya yatırıldı. PwC’nın geçtiğimiz nisan ayında yaptğı değerlendirme sonrası hazırladığı “İç Denetim Kalite Güvence Değerlendirmesi Raporu” bankanın Yönetim Kurulu ile paylaşıldı.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • EY Geleceğin Tüketicisi Endeksi'nin sonuçlarına göre tüketiciler dijital ve fiziksel deneyim arasında denge arıyor

    EY Geleceğin Tüketicisi Endeksi'nin sonuçlarına göre tüketiciler dijital ve fiziksel deneyim arasında denge arıyor

    EY Geleceğin Tüketicisi Endeksi’ne göre; tüketicilerin evde geçirdiği zaman gittikçe artarken tüketiciler yaşamlarını daha özel ve sade bir şekilde sürdürmeyi tercih ediyor. Bu durumun tüketici davranışlarını nasıl dönüştürdüğünü kapsamlı bir şekilde ele alan EY araştırması; markaların yeni gerçekliğe nasıl uyum sağlayacağına ve stratejilerini yeniden değerlendirerek tüketicilerin artan beklentilerini karşılamak için nasıl yenilikçi yollar bulması gerektiğine dikkat çekiyor.

     

    Tüketicilerin %28’i artan maliyetler karşısında markalı ürünler yerine, özel etiketli (private label) ürünler satın aldığını söylüyor. Araştırma, bu eğilimin sürdürülebilir bir alışkanlık haline geldiğini, tüketicilerin %66’sının daha ucuz alternatiflerin ihtiyaçlarını karşıladığını ve %38’inin markalı ürünlere geri dönmeyi planlamadığını ortaya koyuyor. Öte yandan tüketicilerin %68’i en çok değer verdiği şeylere zaman harcamayı planlıyor. Buna göre; tüketicilerin %31’i misafir ağırlamayı, %47’si evde daha fazla yemek yapmayı arzu ediyor. Genellikle en sosyal grup olarak algılanan genç neslin %43’ünün de daha samimi ev aktivitelerine yöneldiği görülüyor.

     

    Uluslararası danışmanlık, denetim, güvence, kurumsal finansman ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst & Young), 14. Geleceğin Tüketicisi Endeksi araştırmasının ikinci versiyonunu yayımladı. Tüketici davranışlarındaki değişimi ve dönüşümü anlamak, onlarla daha etkili bir şekilde bağlantı kurmak isteyen şirketler için değerli içgörüler sunan araştırma, 30 ülkede 23.000’den fazla tüketiciyle yapılan anket çalışmasının sonuçlarını kapsıyor.

     

    Araştırma sonuçlarına göre; tüketiciler, yapay zekâya (AI) ve teknolojiye yapılan yatırımların tek başına yeterli olmadığını düşündükleri için fiziksel mağazalara geri dönüyor. Ankete katılanların %57’si satın almadan önce ürünleri görmek ve dokunmak isterken, %68’i de en doğru ürün tercihini yaptığından emin olmak için uzman tavsiyesi almayı tercih ediyor. Aynı zamanda, tüketicilerin %61’i yalnızca fiziksel mağazalara özel olan promosyonlardan yararlanabilmek için mağaza ziyaretlerini tercih ediyor.

     

    Araştırma, ayrıca tüketicilerin %68’inin yapay zekâ (AI) tarafından kişiselleştirilmiş teklifleri ve promosyonları almaktan ve bunlara güvenmekten mutlu olduğunu da gösteriyor. Buna karşılık, tüketicilerin %49’u akıllı sohbet robotlarının sorunlarını çözmek konusunda yetersiz olduğunu düşünüyor.

     

    Teknolojiyi kişisel dokunuşlarla harmanlamak gerekiyor

    EY Geleceğin Tüketicisi Endeksi; tüketicilerin yaklaşımları karşısında, işletmelerin kişisel hizmetlerini tamamlayıcı teknolojilerle bütünleştirmesi gerektiğini söylüyor. Yapay zekânın, tüketicilerin satın alma tercihlerini yönlendirme potansiyelinin marka ve perakendecilerin kişisel deneyimle yapay zekâ dengesini sağlamasıyla mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Müşterilere doğru zamanda, yankı uyandıran ve güvendikleri bir mesaj veya teklif sunulması önem taşıyor.

     

    Öte yandan araştırma, tüketicilerin dijital alışveriş deneyiminde müşteri hizmetleri açığı olduğunu ve bunun yalnızca teknolojiyle çözülemeyeceğini de ortaya koyuyor. Araştırmaya katılanların %26’sı online alışveriş yaparken para iadesi alma veya değişim yapma sürecinde hayal kırıklığı yaşadığını söylerken, %30’u müşteri hizmetlerinden aldığı desteğin zayıf olduğunu belirtiyor. Bu durum, müşteride oluşan hayal kırıklığını çözmek için güçlü insan unsuruyla birleşen gelişmiş bir teknolojiye ihtiyaç duyulduğunu gözler önüne seriyor.

     

    Tüketiciler deneyimlere yatırım yapıyor

    Tüketiciler yüksek değerli alışverişler için fiziksel mağazalara geri dönerken, EY Geleceğin Tüketicisi Endeksi evde gerçekleşen tüketimin büyümeye devam ettiğini ortaya koyuyor. Pandemiden bu yana, dijital hizmetlerden uzaklaşan tüketicilerin %68’i daha gerçekçi bir yaşam tarzını benimseyerek en çok değer verdiği şeylere zaman harcamayı planlıyor. Buna göre %31’i misafir ağırlamayı, %47’si evde daha fazla yemek yapmayı arzu ediyor, bu oranın ise geçen yılın aynı döneminde sırasıyla %29 ve %39 olduğu görülüyor.

     

    Tüketicilerin evde, deneyimlere yönelik yaptığı bu tercih, hane bütçesini zorlayan enflasyonist duruma bir yanıt olduğunu gösteriyor. Araştırma sonuçları, tüketicilerin %85’inin maddi durumları için endişe ettiğini ve %72’sinin gelecekte özellikle bakkaliye ve diğer temel ihtiyaçların karşılanabilirliği konusunda paranın karşılığını almaya odaklanacağını ortaya koyuyor.

     

    Aynı zamanda tüketicilerde görülen bu eğilim, %38’inin evde daha fazla zaman geçirmeyi planladığı daha yaşlı demografik gruplarla (X kuşağı ve baby boomers) da sınırlı olmuyor. Genellikle en sosyal olarak grup algılanan genç neslin (Z kuşağı ve milenyum kuşağı) %43’ünün de daha samimi ev aktivitelerine yöneldiği görülüyor. Araştırmaya göre, genç tüketicilerin %54’ü evde daha fazla yemek yapmayı ve %37’si de daha fazla misafir ağırlamayı istiyor.

     

    Özel etiket popülaritesi artıyor

    Son yıllarda yaşanan ekonomik dalgalanmalar, tüketicilerin markalı ürünlere kıyasla özel etiketli (private label) ürünleri tercih etmesinde de etkili oluyor. Tüketicilerin %28’i artan maliyetler karşısında markalı ürünler yerine özel etiketli ürünler satın aldığını söylüyor. Araştırma, bu eğilimin sürdürülebilir bir alışkanlık haline geldiğini, tüketicilerin %66’sının daha ucuz alternatiflerin markalı alternatifler kadar ihtiyaçlarını karşıladığını, %38’inin ise markalı ürünlere geri dönmeyi planlamadığını gösteriyor. Aynı zamanda araştırma, bu eğilimin yalnızca orta ila düşük gelirli gruplara özgü olmadığını, daha yüksek gelirli tüketicilerin de gelecekte özel etiketli ürünler (private label) satın almayı planladığını ortaya koyuyor.

     

    EY Geleceğin Tüketicisi Endeksi’nin tüketici davranışlarındaki köklü değişimleri ve bu değişimlerin perakende sektörünü nasıl etkilediğini net bir şekilde ortaya koyduğunu belirten EY Türkiye Şirket Ortağı, Tüketici Ürünleri ve Perakende Sektör Lideri Kaan Birdal şunları belirtti:

     

    Tüketicilerin özel etiketli (private label) ürünleri, marka alternatiflerle doğrudan karşılaştırılabilir seçenekler olarak görmesi, sektör için bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Artan enflasyon ve maliyetler, tüketicilerin tasarruf etme yönündeki eğilimlerini güçlendirirken, bu durum perakendecilere ürünlerini tüketici beklentilerine göre düşünmeleri için bir fırsat da sunuyor. Buna ek olarak müşteriler, alışveriş deneyimlerinde sadece yapay zekânın sunduğu kişiselleştirilmiş teklifler değil, aynı zamanda gerçek insan etkileşimini de talep ediyor. Bu nedenle, şirketlerin teknolojiyi insan dokunuşuyla harmanlayarak hem dijital hem de fiziksel ortamda deneyim sunması gerekiyor. Ayrıca, evde geçirilen zamanın artması ve kişisel deneyimlere odaklanma eğilimi, markaların tüketiciyle daha derin ve anlamlı bir bağ kurması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu bağlamda, markaların stratejilerini yeniden gözden geçirerek yenilikçi ve değer odaklı çözümler geliştirmesi büyük önem taşıyor.”

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Minycenter sezon sonu tekstil kampanyası yeni eklenen ürünlerle ve yükselen indirim oranlarıyla devam ediyor

    Minycenter sezon sonu tekstil kampanyası yeni eklenen ürünlerle ve yükselen indirim oranlarıyla devam ediyor

    Miniklerin rengarenk dünyalarına desen ve renkleriyle dokunuş yapan Minycenter, 2024 yaz tekstil ürünlerinde uyguladığı sezon sonu indirimine yeni ürünler ekleyerek devam ediyor.

     Dünyaca ünlü Carter’s, Osh-kosh, Boboli markalarının yanı sıra kendi tasarımları ile de miniklere göz alıcı bir şıklık sunan Minycenter, sezon sonu kampanyaları ile dikkat çekiyor. 

    2024 İlkbahar- Yaz tekstil ürünlerinde uyguladığı yüzde 30, yüzde 40 ve yüzde 50 indirim kampanyası ile miniklerin neşesine ortak olan Minycenter, kampanyaya yeni eklenen tasarımlarıyla da ebeveynlere daha geniş yelpazede ürünler sunuyor.

    Büyük sezon sonu tekstil indirim kampanyası ile ister kendi çocuğuna ister sevdikleri miniklere hediye almak isteyen ebeveynler, Minycenter’ın eğlence dolu tasarımlarına tüm mağazalardan ve minycenter.com.tr adresinden ulaşabilirler.

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Önem Bilişim, Türkiye'nin En Güvenilir Sunucu Hizmet Sağlayıcısı Olarak Sektördeki Konumunu Güçlendiriyor

    Önem Bilişim, Türkiye'nin En Güvenilir Sunucu Hizmet Sağlayıcısı Olarak Sektördeki Konumunu Güçlendiriyor

    2019 yılında Bandırma’da kurulan Önem Bilişim, Türkiye’nin Bursa lokasyonunda bulunan modern sunucuları ile hizmet sunmaya devam ediyor. Şirket, müşteri memnuniyetini ön planda tutarak, 7/24 destek hizmetleriyle sektördeki yerini güçlendirmiştir. Önem Bilişim’in sunduğu destek hizmetleri, müşterilerin mağduriyetlerini minimize etmek ve işlemlerinde öncelik sağlamak amacıyla tasarlanmıştır.

    Uzun yılların getirdiği deneyim ve tecrübe ile Önem Bilişim, yüksek performanslı sanal sunucu hizmetlerini sunarak, müşterilerine kesintisiz ve güvenilir çözümler sağlamaktadır. Şirketin uzman ekibi ve güçlü altyapısı, Türkiye lokasyonlu sanal sunucular ve düşük pingli oyun sunucuları gibi çeşitli hizmetlerle dikkat çekmektedir. Önem Bilişim’in sunduğu üst düzey güvenlik önlemleri, özellikle oyun sunucularında kullanıcıların güvenliğini artırmakta ve kesintisiz bir deneyim sunmaktadır.

    Önem Bilişim, teknolojiyi yakından takip ederek ve sürekli yenilikleri müşterileriyle buluşturarak sektördeki öncü rolünü sürdürmektedir. Şirket, müşterilerinin işlerinde başarıya ulaşmalarını desteklemeyi ve teknolojiyi en verimli şekilde kullanmalarını sağlamayı hedeflemektedir.

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • HIlton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa, QM TourIsm Awards 2023'te En İyi FETHİYE Aile Oteli Seçildi!

    HIlton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa, QM TourIsm Awards 2023'te En İyi FETHİYE Aile Oteli Seçildi!

    Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa, Türkiye’nin en prestijli turizm ödüllerinden biri olan “QM Tourism Awards 2023″te “Türkiye’nin En İyi QM Fethiye Aile Oteli” kategorisinde ödüle layık görüldü.

    GM Turizm ve Yönetim Dergisi tarafından ilki 2006 yılında gerçekleşen, 2010 yılından itibaren büyük bir törene dönüşen QM Quality Management Tourism Awards, farkındalık yaratmayı ve turizm sektörünün mükemmeliyetçi ruhunu uyandırmada öncü olmayı kendine görev ediniyor. Bu yıl 14.’sü düzenlenen ödüllerde Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa, oylamalar sonucunda büyük bir başarı elde etti.

    Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa‘nın bu ödülü kazanması, otelin misafir memnuniyeti, hizmet kalitesi ve ailelere yönelik sunduğu üstün hizmetlerle sektördeki öncü konumunu bir kez daha kanıtladı.

    Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa, eşsiz konumu, zengin olanakları ve ailelere özel hizmetleri ile tatilseverlerin ilk tercihleri arasında yer almaya devam ediyor.

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Laleli'nin Dev Podyumu Heyecanlandırdı

    Laleli'nin Dev Podyumu Heyecanlandırdı

    Laleli Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin düzenlediği Laleli Fashion Shopping Fest defilesinde Avrupa’nın en büyük sokak podyumu kuruldu.

    Laleli üreticisinin dünyaya pazarladığı en yeni modelleri Demet Şener, Wilma Elles ve Sezgi Sena Akay’ın da yer aldığı modeller tanıttı.

    Demet Şener dev podyumda mesleğinin ilk günlerinde yaşadığı heyecanı yaşadığı heyecanı yaşadığını söylerken Wilma Elles geçirdiği motosiklet kazasından sonra vücudunda oluşan yaralara rağmen podyumdaki zarafetiyle dikkat çekti. Defilenin sunuculuğunu da üstlenen Sezgi Sena Akay ilk kez bu kadar büyük bir podyumda yürüdüğünü söylerken kariyerinin en büyük heyecanlarından birini yaşadığını söyledi.

    İstanbul Valisi Davut Gül, Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan ve Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan’ın da izlediği defile sonrası Lasiad Başkanı Gıyasettin Eyyübkoca tüm mankenlere ve defileyi organize Serkan Duman ve Gökhan Duman’a teşekkür etti.
    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Tüik: Merkezi yönetim bütçesinden Ar-Ge harcaması 2023 yılında 98 milyar 737 milyon TL oldu

    Tüik: Merkezi yönetim bütçesinden Ar-Ge harcaması 2023 yılında 98 milyar 737 milyon TL oldu

    Bu sonuca göre, 2023 yılında merkezi yönetim bütçesinden yapılan Ar-Ge harcamalarının merkezi yönetim bütçesi içerisindeki oranı %1,38 oldu. Merkezi yönetim bütçesinden yapılan Ar-Ge harcamalarının 26 trilyon 276 milyar 307 milyon TL olan Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içerisindeki oranı ise %0,38 oldu.

    Bütçe başlangıç ödenekleri esas alınarak hesaplanan tahmini sonuçlara göre; 2024 yılı merkezi yönetim bütçesinden Ar-Ge faaliyetleri için 174 milyar 627 milyon TL tahsis edildi. 

    En fazla fonlama genel bilgi gelişimi için üniversitelere yapıldı

    Ar-Ge için merkezi yönetim bütçesinden yapılan harcamalar sosyo-ekonomik hedeflere göre sınıflandırıldığında 2023 yılında en fazla Ar-Ge fonlaması %70,8 ile genel bilgi gelişimi için üniversitelere yapıldı. Bu sosyo-ekonomik hedefi; sırasıyla %5,8 ile endüstriyel üretim ve teknoloji, %5,5 ile genel bilgi gelişimi (diğer kaynaklardan finanse edilen), %4,5 ile savunma ve %3,9 ile tarım takip etti.

    Bütçe başlangıç ödenekleri esas alınarak yapılan hesaplamalara göre, 2024 yılında Ar-Ge için en fazla ödeneğin %73,2 ile genel bilgi gelişimi için üniversitelere ayrılacağı tahmin edildi. Genel bilgi gelişimi (diğer kaynaklardan finanse edilen) %5,1 ile sosyo-ekonomik hedefler arasında ikinci sırada yer aldı. Savunma ile endüstriyel üretim ve teknoloji %4,9 ile bu hedefleri izledi.

    Bütçeden uluslararası Ar-Ge programlarına 2023 yılında 2,2 milyar TL ayrıldı

    Merkezi yönetim bütçesinden uluslararası Ar-Ge programlarına 2023 yılında 2,2 milyar TL ayrıldı. Uluslararası Ar-Ge programlarının alt kategorilerine göre, Avrupa çapında yürütülen Ar-Ge programları için gönderilen kamu fonu 1,3 milyar TL ile ilk sırada yer aldı. Bunu sırasıyla 592 milyon TL ile uluslararası Ar-Ge faaliyeti yürüten kuruluşlara ait fonlar ve 303 milyon TL ile ikili veya çok taraflı uluslararası Ar-Ge programları takip etti.

    Bütçe başlangıç ödeneğine göre uluslararası Ar-Ge programlarına 2024 yılında 2,7 milyar TL tahsis edildi. İlk sırayı 1,6 milyar TL ile Avrupa çapında yürütülen Ar-Ge programları alırken bunu 722 milyon TL ile uluslararası Ar- Ge faaliyeti yürüten kuruluşlara ait fonlar ve 357 milyon TL ile ikili veya çok taraflı uluslararası Ar-Ge programları izledi.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Akfen Yenilenebilir Enerji 5 rüzgâr enerji santralinde 102 MW'lık ek kapasite artışı yatırımlarının inşaatlarına başlıyor

    Akfen Yenilenebilir Enerji 5 rüzgâr enerji santralinde 102 MW'lık ek kapasite artışı yatırımlarının inşaatlarına başlıyor

    Şirket, yatırım sürecinde bulunan toplam 102 MW kurulu güce sahip 5 adet rüzgar enerji santrali ek kapasite artış projelerinin tüm sözleşmeleri imzalanarak inşaat süreçlerinin başlatıldığını duyurdu.

     

    Bu sayede Akfen Yenilenebilir Enerji’nin daha önce açıkladığı 3 yıllık yatırım programı kapsamındaki birinci aşama yatırımlarının inşaat süreci başlamış oldu.  Daha önce duyurulan hibrit GES yatırımları 2024 yılı sonunda, RES ek kapasite artış yatırımları ise 2025 yılının son çeyreğinde tamamlanacak ve şirketin toplam kurulu gücü 887 MW kapasiteye ulaşacak.

     

    Türkiye’nin önde gelen yenilenebilir enerji üretim şirketlerinden Akfen Yenilenebilir Enerji A.Ş., çevreye duyarlı, yenilikçi ve sürdürülebilir enerji çözümleri sunan yatırımlarına ara vermeden devam ediyor.

    Akfen Yenilenebilir Enerji tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre, yatırım sürecinde bulunan toplam 102 MW kurulu güce sahip 5 adet rüzgar enerji santrali ek kapasite artış projelerinin de tüm sözleşmeleri (Türbin Tedarik, Teslimat, Kurulum ve Devreye Alma, 15 yıllık Servis Emreamadelik, elektrik ve inşaat işleri sözleşmeleri) imzalanarak inşaat süreçleri başlatıldı.

    Türkiye’nin enerji güvenliğini artırırken, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik eden bu yatırımların hayata geçirilmesinde, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından sağlanan yatırım teşvikleri kapsamında 3 yıl süreyle KDV, gümrük ve damga vergisi istisnası destek unsurlarından yararlanılacak. Söz konusu yatırımların ilave borçlanma yapılmaksızın tamamlanması planlanıyor.

     

    3 YILLIK PROGRAMIN İLK AŞAMA

    YATIRIMLARI İNŞA SÜRECİNE GEÇTİ

     

    Akfen Yenilenebilir Enerji’nin daha önce açıkladığı 3 yıllık yatırım programı kapsamındaki birinci aşama yatırımlarının inşaat süreci başlamış oldu.

    Bu kapsamda hibrit GES yatırımları 2024 yılı sonunda, RES ek kapasite artış yatırımları ise 2025 yılının son çeyreğinde tamamlanacak ve şirketin kurulu gücü 887 MW kapasiteye ulaşacak.

    Geçen Nisan ayında devam eden yatırımları hakkında toplam 86 MW hibrit GES projesinin sözleşmelerinin imzalanması ile inşaat çalışmalarının başlatıldığını açıklayan şirket, 699 MW olan kurulu güç kapasitesinin GES projelerinin tamamlanmasıyla 785 MW olacağını duyurmuştu.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Bandırma Enerji Üssü Türkiye'de bir ilke ev sahipliği yapıyor

    Bandırma Enerji Üssü Türkiye'de bir ilke ev sahipliği yapıyor

    Enerjisa Üretim ve ENERCON arasında 2023 yılında gerçekleşen iyi niyet anlaşması kapsamında, Türkiye’nin en uzun kanat ve kule yüksekliğine sahip rüzgar türbini olan E-175 EP’nin tedarik, montaj ve bakım sözleşmeleri imzalandı. Böylece Enerjisa Üretim’in 5 farklı teknolojide üretim yapan ve birçok yenilikçi uygulamasına imza attığı Bandırma Enerji Üssü, Türkiye’de ilk kez bir rüzgar türbininin testlerine ev sahipliği yapacak ve teknolojinin ilerlemesine hizmet edecek. 

     

    Türkiye’nin yerli ve yenilenebilir enerji hedefleri açısından stratejik öneme sahip olan rüzgar enerjisi yatırımlarını sürdüren Enerjisa Üretim, ENERCON ile yeni bir anlaşmaya imza attı. ENERCON’un geliştirdiği ve 175 metre ile dünyada en büyük rotor çaplı türbinler arasında yer alan E-175 EP5 modeli, 6 megavat kurulu güç ve artırılabilir kapasitesiyle enerji üretimi yapacak ve böylece ENERCON, yeni geliştirdiği türbinleri için yurt dışında yaptığı test çalışmalarını ilk kez Türkiye’de de sürdürecek. Bu türbinde yapılacak testler ile yüksek sıcaklıktaki iklimlerde maksimum verimin elde edilebileceği bir güç modu uygulanacak. Türkiye’deki yenilenebilir enerji sektörü için önemli bir adım olan proje kapsamında rüzgar türbini kurulumunun 2025 yılı içerisinde tamamlanması planlanıyor.

     

    Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, “Türkiye’nin hem ekonomik hem de çevresel hedefleri açısından yenilenebilir enerji yatırımlarını artırmaya ihtiyacı var. Biz de Enerjisa Üretim olarak ülkemizin yenilenebilir enerjideki güçlü potansiyelini kullanmak üzere rüzgar ve güneş yatırımlarımızı hızla hayata geçirmeye devam ediyoruz. Yatırımda ve üretimde sektöre öncülük eden bir konumda olmakla birlikte sektörün gelişmesi için elimizi taşın altına koymaya ve her türlü desteği vermeye hazırız. Tüm ekosisteme fayda sağlayacak bu iş birliği ile sektörümüzde hem teknolojinin gelişmesine hem de insan kaynağının gelişimine sürdürülebilirlik açısından katkı sağlamayı hedefliyoruz. ENERCON ile imzaladığımız anlaşma ile dünyada en büyük rotor çaplı türbinler arasında yer alan E-175 EP5 türbinlerini test etmek ve gelişimine katkı sağlamak için ev sahipliği yapacağız. Yeni türbinlerin Türkiye’de Enerjisa Üretim santrallerinde test edilecek olması, bizim ve ülkemiz için çok önemli. 5 farklı teknolojiye sahip ve birçok yenilikçi uygulamayı hayata geçirdiğimiz Bandırma Enerji Üssünün bu yatırıma ev sahipliği yapacak olması ise bizler için ayrı bir gurur vesilesi. Bandırma Enerji Üssü, yüksek elektrik üretim kapasitesinin yanı sıra inovasyon ve AR-GE projeleri ile de Avrupa’nın önemli bir merkezi haline geldi.” dedi.

     

    ENERCON CCO’su Ulrich Südhoff, ‘’E-175 EP5 türbinleri, Türkiye’deki sahalar için oldukça uygun bir model. Enerjisa Üretim ile imzaladığımız tedarik sözleşmesi, bizim için bir başlangıç noktası olacak. Türkiye pazarı ile güçlü bir bağımız var.” dedi.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Aktif Bank'ta yeni atama:  Aktif Bank'ta Yetenek ve Gelişim Grubu  Kerem Özşen'e emanet

    Aktif Bank'ta yeni atama: Aktif Bank'ta Yetenek ve Gelişim Grubu Kerem Özşen'e emanet

    Türkiye’nin en büyük özel sermayeli yatırım bankası ve en kapsamlı finansal teknolojiler ekosistemi olarak faaliyet gösteren Aktif Bank’ta yeni bir atama gerçekleşti. İnsan kaynağının en değerli kaynak olduğuna inanan ve bu değeri yükseltmeye yönelik uygulamaları ile dikkat çeken Aktif Bank’ta, Yetenek ve Gelişim Grup Başkanlığı görevine Kerem Özşen getirildi.

     

    İş hayatına 2002 yılında bankacılık sektöründe başlayan Kerem Özşen; on yıl boyunca özel bankacılık, perakende bankacılık ve insan kaynakları alanlarında çalıştı. 2012 yılında farklı bir sektöre geçiş yaparak elektrik-elektronik alanında kariyerini sürdüren Özşen; Türkiye, Orta Doğu, Afrika- Avrupa bölgelerinde ve İstanbul, Dubai, Frankfurt’ta İK Direktörlüğü görevlerini yerine getirdi. 2022–2023 yıllarında ise Türk sermayeli bir fintech girişiminde İK Direktörlüğü ve Yönetim Kurulu üyeliği yapan Kerem Özşen, yarı zamanlı olarak da yüksek lisans öğrencilerine koçluk ve eğitim danışmanlığı verdi. 1 Ağustos 2024 tarihi itibarıyla Özşen, Aktif Bank’ın Yetenek ve Gelişim Grubuna liderlik edecek.  

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Anadolu Efes tarımsal ekonomiye 1.3 Milyar TL katkı sağladı

    Anadolu Efes tarımsal ekonomiye 1.3 Milyar TL katkı sağladı

    Anadolu Efes, “Tarımda gelecek, gelecekte tarım var!” mottosuyla tarımsal ekonomiye katkı sağlıyor, Ar-Ge, inovasyon ve kapasite geliştirme faaliyetleriyle sürdürülebilir tarım uygulamaları için çalışıyor. Şirket, 2024 yılında çiftçilere 93 milyon TL’lik “Çiftçi Teşvik Paketi” sundu ve tarımsal ekonomiye de 1.3 Milyar TL katkı sağladı. Tarımsal ekosistemi iklim krizine karşı daha dirençli hale getirmek için Anadolu Meraları ile “Tarladan Şişeye Onarımı Mayalamak” programını başlatan Anadolu Efes, onarıcı tarım için önemli bir adım attı.

     

    Ham maddelerinin yarısını topraktan alan Anadolu Efes, kurulduğu günden beri tarımı işinin merkezine koyuyor. Tarıma ve toprağa verdiği değeri uyguladığı projeler ve gerçekleştirdiği iş birlikleri ile de destekleyen şirket, 1982’de ‘Tarımsal Ürün Geliştirme Departmanı’nı kurdu. Bu kapsamda Anadolu Efes bünyesindeki ziraat mühendisleri bugüne dek tescilli 17 arpa tohumu ve 7 şerbetçi otu çeşidi geliştirdi. 

     

    Türkiye’de maltlık arpa tohumu üreten ilk bira şirketi olan Anadolu Efes aynı zamanda Türkiye’de bu alandaki en önemli alıcı konumunda bulunuyor. Yerel ekonomiye ve tarıma daha fazla değer katmak amacı ile faaliyetlerini sürdüren şirket, ülkemizdeki maltlık arpa üretimini artırmak için de çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda sertifikalı tohum dağıtımına önem veren Anadolu Efes, son 3 yılda sertifikalı tohum dağıtımını yüzde 230 oranında artırdı.  Türkiye’de tarımsal faaliyetleri ile doğrudan ya da dolaylı olarak, yaklaşık 9 bin çiftçi ve ailesine geçim kaynağı sunan şirket, bu yıl arpa alımı yaptığı il sayısını da 12’den 18’e çıkardı. 

     

    Çiftçilerle omuz omuza çalışmayı misyon edinen şirket, çiftçileri desteklemek ve maltlık arpa üretiminin sürdürülebilirliğini güvence altına almak için finansal destekte de bulunuyor. Geçtiğimiz yıl 30 Milyon TL olan ‘Çiftçi Teşvik Paketi’ni bu yıl 93 Milyon TL’ye çıkararak çiftçilerin yanında olmaya devam ediyor.   

      

    Anadolu Efes kuraklığa daha dayanıklı tohum çeşitlerinin geliştirilmesi, verimliliğin artırılması için Ar-Ge çalışmaları ve teknolojik yatırımlar yaparken, üniversiteler ile de iş birlikleri gerçekleştiriyor. Aynı zamanda sürdürülebilir tarım uygulamaları kapsamında girişimcilik ekosistemi ile de yakından çalışıyor ve BrewFuture Açık İnovasyon programıyla yenilikçi fikirler üreten start-up’larla iş birliği yapıyor. 

     

    “Ülkemizde maltlık arpanın en önemli alıcısı konumundayız”

     

    Bira Grubu Başkanı ve Anadolu Efes CEO’su Onur Altürk, “Yaptığımız projelerle ülkemizin tarımsal ve yerel ekonomisine 2024 yılında 1.3 Milyar TL katkı sağladık. Bu katkıyı her geçen yıl artırmak için çalışıyoruz. 2024 sezonunda Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu Bölgesi’nde geçtiğimiz yıla oranla yüzde 20 artışla toplam 421 bin dekarlık, yani yaklaşık 30 bin futbol sahası büyüklüğünde bir üretim alanından arpa tedarik ettik. Anadolu Efes olarak ülkemizde maltlık arpanın en önemli alıcısı konumundayız. Güneydoğu Anadolu bölgesindeki bazı illerde 3 arpa çiftçisinden 2’sinin Anadolu Efes çiftçisi olduğunu gururla söyleyebilirim. Tarım, yaptığımız işin en kilit noktasında yer alıyor ve bunun öneminin bilinciyle hareket ediyoruz. İklim krizi karşısında daha dirençli ve dayanıklı ekosistemler oluşturmak için yeni adımlar atmaktan ve iş birlikleri yapmaktan da mutluluk duyuyoruz.” dedi.

     

    İklim kriziyle mücadelede “Tarladan Şişeye Onarımı Mayalamak” projesi

     

    Anadolu Efes, iklim kriziyle mücadele için onarıcı sistemler geliştiren, ekolojik ve sosyal sorunlara çözümler üreten ve toprağı iyileştirmek için çalışmalar yürüten sosyal girişim Anadolu Meraları ile “Tarladan Şişeye Onarımı Mayalamak” projesini başlattı. Anadolu Meraları ile yapılan iş birliğinin ilk aşamasında, tedarik ağının ekolojik, ekonomik ve sosyal açıdan mevcut yapısının haritalandırılması, onarıcı bir topluluk altyapısının oluşturulması amaçlanıyor. Şirket aynı zamanda mevcut tedarik ağında kapasite geliştirici çalışmalar yaparken, gerçekleştirilen iş birliği ile sürdürülebilir tarım hedefi doğrultusunda bütüncül bir bakış açısı oluşturmayı hedefliyor. Bu bağlamda, ilk etapta seçilen pilot illerde toprak analizleri başta olmak üzere çeşitli analizler yapılacak ve onarıcı tarım kılavuzları çıkarılacak.

     

    Anadolu Meraları CEO’su Yasemin Kireç, “İnsanların hem birbiriyle hem de gezegenimizle uyum içinde yaşamayı öğrendiği bir dünya için Türkiye’de onarıcı tarım ve bütüncül yönetim anlayışının yerleşmesini sağlamayı amaçlıyoruz. Bize göre karşı karşıya olduğumuz krizlerle mücadelemizde başlangıç noktası toprak ve tarım. Bu hayati görevin farkında bir şirket olan Anadolu Efes’le yollarımızın birleşmesinden mutluluk duyuyoruz. “Topraktan Şişeye Onarımı Mayalamak” programı ile Anadolu Efes’in halihazırda yaptığı çalışmaları onarıcı tarımla derinleştirmeyi, Anadolu Efes’in çiftçileri ve paydaşlarıyla daha da katılımcı bir ekosistem kurmayı ve bu ekosistemi tamamen dayanıklı hale getirmeyi hedefliyoruz. Bu iş birliğimizle Anadolu Efes’in onarıcı tarım için yoğun bir çalışma yapma niyetini açıkça görmek ve onlarla el ele vermek bizi çok mutlu ediyor.” dedi.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Artue'den Beden Aklına Uygun Ter Kontrolü

    Artue'den Beden Aklına Uygun Ter Kontrolü

    Ter kokusuna doğru müdahale etmek istiyorsanız doğal ve yağ içerikli deo roll-on lar kullanmalısınız. ARTUE Doğal roll-onlarI, ter kokusunu kontrol altına alırken cildinize zarar vermeyen içerikleriyle rahatlık sağlar. Prebiyotiklerle cilt floranızı besler ve cildin yağlı dokusunu iyi bakterilerin metabolize etmesine destek olmuş olur. Uçucu yağ içerikleri sayesinde de bu yağlı terin parçalanmasını uçucu moleküller ile kolaylaştırır.

     

    Hangi Ter Kokar? Hangi Ter Kokmaz?

    Vücudumuzda terlemeyi temel olarak ekrin ve apokrin ter bezleri yönetir. Ekrin ter bezleri, vücut ısısını düzenler ve ter üretir. Bu bezler özellikle ayak tabanları, avuç içleri, alın ve yanaklarda yoğun olarak bulunur. Tuz içeriği yüksek, yağ asidi içeriği düşük ve kokusuz ter üretimi yaparlar. Apokrin ter bezleri ise koltuk altı, göğüs çevresi ve kasık gibi bölgelerde bulunur ve kişiye özgü vücut kokusunu oluşturur. Bu kokunun temel nedeni, terde bulunan yağ asitleri ve bakterilerdir. Apokrin bezlerden salgılanan ter cildi yağlandırır ve korur. Yani kokulu ter yağlıdır ve yağlar suda çözünmezler. Su bazlı ürünler kullanarak ancak teri içeri itmeye çalışırsınız ki bu mümkün ve sağlıklı bir seçim değildir. Kısacası, eğer ter kokusuna doğru bir müdahale etmek istiyorsanız, yağ bazlı deo roll-on kullanmalısınız.

     

    Bebek Kokusunun Sırrı: Probiyotik Bakteri Lactobacillus Infantis

    Cildin yağlı yapısı, bakteriler tarafından metabolize edilerek kokuya neden olan maddeler ortaya çıkar. Bu yüzden, cildimizde iyi bakterilerin bulunması kötü koku oluşumunu önler. Bebek kokusunu oluşturan şeyin de bir probiyotik bakteri olan Lactobacillus infantis olduğunu ve büyüdükçe bu bakteriyi kaybettiğimizi unutmayın.

     

    İyi Bakteri, İyi Koku; Kötü Bakteri, Kötü Koku

    ARTUE Doğal roll-onları, ter kokusunu kontrol altına alırken cildinize zarar vermeyen içerikleriyle rahatlık sağlar. Prebiyotiklerle cilt floranızı besler ve cildin yağlı dokusunu iyi bakterilerin metabolize etmesine destek olmuş olur. Uçucu yağ içerikleri sayesinde de bu yağlı terin parçalanmasını uçucu moleküller ile kolaylaştırır.

     

    Hangi Koşullar Terlemeyi Nasıl Etkiler?

    Terleme, çevresel sıcaklık, duygusal durumlar ve bazı yiyeceklerden kaynaklanabilir. Stres, korku ve heyecan gibi duygusal durumlar da terlemeye neden olabilir. Ayrıca, bazı baharatlı yiyecekler ve kullanılan ilaçlar da terlemeyi tetikleyebilir.

     

    Beden Aklına Uygun Ter Kontrolü İçin

    Tüm bunlar değerlendirmeye alınarak beden aklına uygun,  terleme ile mücadeleye doğru destek için üretilen ARTUE 3 farklı roll-on çeşiti hakkında daha detaylı bilgi:

     

    Clarity – Energise Roll-On: Enerji ve Netlik İçin

    Kırmızı sandal ağacı ve propolis içerir. Bu roll-on, enerji seviyenizi yükseltmeye ve zihinsel netlik sağlamaya yardımcı olur. Hayatınızdaki karmaşayı ve stresi azaltmak için ideal bir seçenektir. Özellikle yoğun tempolu ve enerjiye ihtiyaç duyduğunuz günlerde kullanabilirsiniz.

     

    Serenity – De-Stress Roll-On: Huzur ve Rahatlama İçin

    Zerdeçal ve lotus yağlarının rahatlatıcı etkisiyle, Serenity roll-on, stres seviyenizi düşürmek ve huzur bulmanıza yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Lotus yağı, zihinsel sakinlik ve dinginlik sağlarken, zerdeçal yağı vücudunuzu rahatlatır. Bu roll-on, huzur arayan ve günlük streslerden arınmak isteyenler için mükemmel bir tercihtir.

     

    Purity – Detox Roll-On: Tazelik ve Yenilenme İçin

    Verbena, greyfurt ve propolis yağlarının birleşimiyle, Purity roll-on, toksinlerden arınmanıza ve vücudunuzu temizlemenize yardımcı olur. Verbena yağı, saflık ve netlik getirirken, greyfurt yağı vücuttaki toksinleri atmanıza yardımcı olur. Bu roll-on, tazelik ve yenilenme arayanlar için idealdir.

     

    ARTUE Doğal Roll-Onlarıyla Hem Ter Kokusundan Kurtulun Hem de Ruh Halinizi Dengeleyin

    Peki sizin, netlik mi, saflık mı, yoksa huzura mı ihtiyacınız var? ARTUE Doğal içerikli roll-onlarıyla hem ter kokusundan kurtulun hem de ruh halinizi dengeleyin. ARTUE Doğal roll-onlarıyla, hangi durumda olursanız olun, hem ferah hissedin hem de kendinize güvenin.

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • İşletmeler Yüksek Enflasyonun Risklerini NarPOS ile Atlatacak

    İşletmeler Yüksek Enflasyonun Risklerini NarPOS ile Atlatacak

    Son dönemde yaşanan yüksek enflasyon ve bağlı olarak belirsiz ekonomik koşullar, sektör bağımsız tüm işletmeleri olumsuz yönde etkiliyor. Bu şartlar altında ödeme almakta zorlanan işletme ve kurumların en büyük yardımcısı ise PaybyMe’nin NarPOS ve Tahsildar gibi ürünleri oluyor.

     

    Son dönemde işletmelerin kendilerine “Yüksek enflasyon döneminde finans alanında nasıl hareket etmeliyiz ve ne tür ödeme çözümlerine yönelmeliyiz?” sorularını sorduklarına vurgu yapan PaybyMe Genel Müdürü Eren Deyiş, “Yüksek enflasyon yaşanan ortamlarda işletmelerin ödemelerini almakta zorladığını hepimiz biliyoruz. Ancak başta NarPOS ve Tahsildar olmak üzere bizim ürün ve çözümlerimizle işletmeler maliyet, zaman ve operasyonel tasarruf sağlıyor. Sağlanan bu tasarruflar da işletmelerin enflasyonun yıkıcı zararlarını en aza indirmesini sağlıyor” dedi.

     

    Yeme içme sektörüne yatırım dayanmıyor

    Yeme içme sektöründe Türkiye genelinde faaliyet gösteren yaklaşık 200 bin adet işletme bulunuyor. Ancak yapılan araştırmalara göre bu işletmelerin açıldıktan sonra ilk 3-6 ay arasında kepenk indirme oranı ise yüzde 38. Bu oran dünya genelinin çok üzerinde ve yatırımcıların da bu alana girmelerinin önündeki en büyük engel. Bu alandaki işletmeler; operasyon, personel, satın alma ve pazarlama konularında yeteri kadar sorunla boğuşuyor. Bu sorunlara bir de yüksek enflasyon eklenince de kepenk indiren işletmelerin oranı bu kadar yüksek oluyor.

     

    Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Sıra No: 507’ye tabi olmayan işletmelerin karşı karşıya kaldığı 7500-3 milyon TL arasındaki cezai müeyyideler, zorunlu tutulan yazar kasa markaları, ERP altyapısı bakım masrafları, banka komisyonları, banka barındırma maliyetleri, e-adisyon ve e-fatura maliyetleri bu alanda yaşanan belli başlı sorunlar. Tüm bu sorunların yanına enflasyon da eklendiğinde işletmelerin sürekliliği sağlayamadığını belirten Eren Deyiş, sözlerini şu şekilde bitirdi:

    “İşletmeler NarPOS ürünümüzü seçmeleri durumunda tüm bu maliyetlerden uzaklaşıp ana işlerine odaklanabilecekler. NarPOS ile yazılım ve donanım maliyetleri en aza inerken işletmeler, sunduğumuz 7×24 hizmet ve yüzde 99,3 sorun çözüm oranımızla yüksek enflasyon ortamında rahat bir nefes alabilecek. İşletmelerin tek program üzerinden kolayca yönetilmesini sağlayan NarPOS, günlük satış ve stok rapor ve analizlerine telefonundan anlık erişim de sağlıyor. Kafe, market, restoran, otel, pastane, okul, kolej, hastane, kantin, restoran, bar gibi birçok satış noktası için sınırsız çözüm yaratma fırsatı da sunan NarPOS, sahip olduğu patron ekranı, merkezi yönetim, NarPOS kasko ve detaylı raporlama gibi özellikleriyle öne çıkıyor. Öte yandan Tahsildar ürünümüzle de işletmeler; aktif POS cihazı yönetimiyle kesintisiz ödeme alabiliyor, tek çekimden 12 taksite kadar esnek ödeme seçeneklerine sahip oluyor, mevcut PCI-DSS Level 1 sertifikası ile güvenli işlem yapabiliyor ve 25 banka, 13 ödeme kuruluşu ile tam entegrasyon sayesinde de tüm POS cihazlarını tek bir platformdan kolayca yönetebiliyor. Güçlü çözümlerimiz ile iş ortaklarımızın ödeme süreçlerini ve kapsamlı sipariş yönetimi platformumuzu onların iş süreçlerine kolayca entegre ederek, sorunsuz bir tahsilat deneyimi yaşamalarını sağlıyoruz. Tahsildar, Banka POS Entegrasyonu ile tüm banka ve ödeme kuruluşu (PF) POS sistemlerini tek bir verimli ödeme geçidinde bir araya getiriyor. Bu entegrasyon, tüm işlemlerin sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlıyor. Ayrıca tüm büyük kredi kartlarını destekleyerek hem tek çekim hem de taksitli ödemelere olanak tanıyor. Tahsildar sayesinde müşterilerimizin tüm POS sistemleri zahmetsizce yönetebilir ve akıllı POS orkestrasyonu ile işlem başarı oranları optimize edilebilir hale geliyor.”

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı